🎇 Ahmet Hamdi Tanpınar Hikayeler Özeti
AhmetHamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901'de Kadı Hüseyin Fikri Efendi ile Nesime Bahriye Hanım'ın üçüncü çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Farklı şehirlerde okuduğu ilkokul, ortaokul ve lisenin ardından bir yıl kadar baytar mektebinde eğitim alan Tanpınar, lise öğrencisiyken şiirlerinden tanıdığı Yahya Kemal Beyatlı'nın etkisiyle 1919'da İstanbul
Romanve Özetleri En çok okunan romanlar En çok okunan kitaplar. Ahmet Hamdi Tanpınar. Suatın Mektubu. Romanlar ve Büyük Hikayeler 2.Cilt. Mehmed Celal. Ölüler Konuşamaz. Dilara Keskin. Şahane Hatalar-Yüzleşme. Liz Ruckdeschel.
EdebiyatımızınÖlümsüz Çınarı Ahmet Hamdi Tanpınar’dan 12 Unutulmaz Şiir. Ahmet Hamdi Tanpınar ‘ın varlığı, yazın dünyamızdaki ilerlemeyi güçlendiren en önemli birikimlerin başında gelir. En çok romanlarıyla tanıdığımız yazar; şiir, deneme ve hikâyelere de büyük oranda emek ve katkı sağlamıştır.
YaşamınGeniş Özeti "Ne kadar uzun sırıklara sahip olursak olalım, kendi ayaklarımızla yürürüz." Montaigne. 13 Ağustos 2014 Çarşamba. Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile beraber en çok bilinen eseri. 1949 yılında ilk baskısı yapılan kitap Aralık 2011'de 19. baskıya ulaşmış. Dört
AhmetHamdi Tanpınar'ın sembolist anlatım tarzı romanlarına zaman zaman sirayet eder. Ancak o, muhteva açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişelerini şiire ayırdığı hâlde, sosyal temalar için nesri seçmiştir. Romanlarında, zengin hayatların hikâyesinden çok, Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir.
Acıbademdeki annemin dayısı Sani Bey’e ait olan köşkün hayatımda çok büyük etkisi, karakterimin oluşmasına katkısı vardır. Karı koca, birbirleriyle gayet uyumlu bir halde yaşıyorlardı. Gerçi çocukluğumun ilk yıllarında, bu eve her gelişimde içimde bir ürperti taşırdım. Evdeki süsler, aynalar, beni tedirgin
AHMETHAMDİ TANPINAR KİMDİR? Saf şiir yönelimi içinde, gerek şiir kültürünün zenginliği, gerekse şiir dilindeki işçiliği bakımından Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962), en özgün şairlerden biridir. Babasının memuriyeti nedeniyle çocukluğunu Anadol
AhmetHamdi Tanpınar- Huzur Romanı Özeti Arzela Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901 tarihinde İstanbul'da doğdu.İstanbul'da Ravaz-i Maarif İbtidaisi'nde, Sinop ve Siirt rüşdiyelerinde, Vefa, Kerkük ve Antalya sultanilerinde öğrenim gördü. Hikayeler (1983) ROMANLARI; Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962)
Anadoludan öyküler. Yazarlarımızın Anadolu’yu ve Anadolu’nun farklı şehirlerini anlattıkları öykülerini; Sabahattin Ali’nin “Kağnı”, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Hikâyeler”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Milli Savaş Hikâyeleri”, Sait Faik Abasıyanık’ın “Sarnıç” ve Halikarnas Balıkçısı’nın “Aganta Burina Burinata” eserleri
0QI1i. Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk edebiyatının en fazla okunan yazar ve şairlerinden biridir. Roman ve şiir dışında bir öğretmen, akademisyen ve edebiyat tarihçidir. Eserleriyle Türk edebiyat dünyasına birçok katkı da bulunmuştur. Biz de değerli üstadımızı “Ahmet Hamdi Tanpınar Edebi Kişiliği ve Hayatı ile İlgili Her Şey” başlığındaki çalışmamızı sunarız. İçindekiler1 Ahmet Hamdi Tanpınar Kimdir?2 Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Öğretmenlik Hayatı3 Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Edebiyat Hayatı4 Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Siyasi Yaşamı5 Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Vefatı6 Ahmet Hamdi Tanpınar Edebi Kişiliği7 Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Eserleri Ahmet Hamdi Tanpınar Ahmet Hamdi Tanpınar 1901 yılının 23 Haziran günü Şehzadebaşı’nda dünyaya geldi. Babası Hüseyin Fikri Efendi, annesi de Bahriye Hanım’dır. Ailenin üçüncü çocuğu ve en küçüğüdür. Babasının mesleği kadı olduğundan dolayı Ergani, Sinop, Siirt, Kerkük ve Antalya’da çocukluğunu geçirdi. Annesini 1915 yılında Kerkük’te tifüs hastalığından kaybetti. Lise öğrenimini Antalya’da geçirdi. Yükseköğrenim eğitimi almak içinde 1918 tarihinde İstanbul’a gitti. Halkalı Ziraat mektebinde 1 yıl yatılı olarak okudu. Lise yıllarında tanıdığı Yahya Kemal Beyatlı’dan etkilenerek 1919 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde eğitim görmeye başladı. Üniversitede Yahya Kemal başta olmak üzere Cenab Şahabeddin, Babanzade Ahmet Naim gibi önemli kişilerden ders aldı. Yıl 1923 olduğunda yazdığı “Hüsre v Şirin” mesnevisi teziyle üniversiteden mezun oldu. Artık onun öğretmenlik hayatı başlayacaktı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Öğretmenlik Hayatı Üniversiteden mezun olduktan sonra ilk görev yeri olan Erzurum Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapmaya başladı. Ardından 1926 yılında Konya Lisesi, 1927’de Ankara Lisesi, 1930’da Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü ve 1937 yılında da İstanbul Kadıköy Lisesi’nde öğretmenlik yapmaya devam etti. Yine, Gazi Orta Muallim Mektebi’ndeyken Musiki Muallim Mektebi’nde bulunan plakları keşfetti. Alman hocalar sayesinde klasik batı müziğini keşfetti. Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki dersler de onun batı plastik sanatı ile tanıştırdı. Böylece bu sanata karşı olan ilgisini uyandırdı. Ayrıca öğretmenlik yıllarında şiirlerini yayımlamaya başladı. İlk olarak Milli Mecmua dergisinde “Ölü” şiiri yayınlandı. 1927-1928 yılları arasında da Hayat dergisinde yedi şiirine yer verildi. Şiir dışındaki ilk yazı çalışması da 1928 yılında yine, Hayat dergisinde çıktı. Öğretmenlik yaptığı yıllarda ikinci bir çalışma alanı ise çevirilerdi. O, çevirileriyle batı dünyasında yayınlanan eserleri, Türk edebiyatıyla tanıştır. İlk çevirisi, 1929 senesinde Hoffmann’ın “Kremon Kemanı” eseridir. Diğeri ise Anatole France’ye ait “Kaz Ayaklı Kraliçe Kebapçısı”dır. Bu iki çeviri örneği de yine Hayat Dergisi’nde yayımlanmıştı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Edebiyat Hayatı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hazırladığı edebiyat tarihi yazısı Türk edebiyatına yeni bir soluk getirdi. 1930 yılında Ankara’da gerçekleştirilen Türkçe ve Edebiyat Muallimleri isimli kongrede fikirleriyle dikkat çekmişti. O, Osmanlı edebiyatının tamamen eğitimden kaldırılmasını ve okullarda Türk edebiyat tarihinin Tanzimat’tan başlaması gerektiğini savunurdu. Bu fikri, kongre sırasında büyük tartışmalara neden olmuştu. Aynı yıllarda Ahmet Kutsi Tecer ile birlikte Ankara’da “Görüş” isimli dergiyi çıkarmaya başladı. 1932 yılında Kadıköy Lisesi’ne atandı ve İstanbul’a geri döndü. Ahmet Haşim hayatını kaybettikten sonra da estetik mitoloji derslerine girmeye başladı. Tanzimat’ın 100. yılında da 1939 dönemin eğitim bakanı Hasan Ali Yücel’in emri doğrultusunda “19. Asır Türk Edebiyatı” kürsüsüne çıktı. Doktorası olmadığı halde “Yeni Türk Edebiyat Profesörü” olarak ataması yapıldı. Böylece Tanzimat’tan sonra Türk edebiyatını yazmakla görevlendirilmişti. Onun hazırladığı edebiyat tarihi yazısı Türk edebiyatına yeni bir soluk getirdi. 1940 yılında yazılan eserler Yeni Türk edebiyatı etrafında şekillenmeye başladı. Yine, kitap tanıtımları yazarak yazı hayatına devam etti. 1940 senesi geldiğinde 39 yaşındayken askerliğini Kırklareli’nde topçu teğmeni olarak yaptı. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Siyasi Yaşamı 1943-1946 arasında siyasete atılan Ahmet Hamdi Tanpınar, Maraş milletvekili olarak görev yaptı. Ancak 1946 yılında adaylığı gösterilmeyince Milli Eğitim Bakanlığı’nda müfettişlik görevini üstlendi. Bu kısa süreli siyaset hayatının ardından 1949 yılında Edebiyat Fakültesi’ndeki akademisyenlik mesleğine geri döndü. Ahmet Hamdi Tanpınar, artık Avrupa’ya da gönderilen bir akademisyendi. 1953 yılında edebiyat fakültesi onu altı aylık bir süreyle Avrupa’ya gönderdi. 1955’te üç haftalığına Paris Filomoloji Kongresi’ne katılmak üzere Paris’e gitti. Yine aynı tarihte Venedik Sanat Tarihi Kongresi, 1957 yılında Münih Müsteşrikler Kongresi ve 1958’de de Venedik’te gerçekleşen felsefe kongresine katılım gösterdi. 1959 yılında Ahmet Hamdi Tanpınar araştırmalar yapıyordu. Birinci cildini bitirdiği çalışmanın ikinci cildi için Rockfeller bursuyla tekrar Avrupa’ya gitti. Bu yurtdışı seyahatlerinde birçok yeni bilgi topladı. Ayrıca birçok farklı ülkeyi de tanıma imkanına erişti. Belçika’dan İspanya’ya, Avusturya’ya kadar birçok ülke gördü. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Vefatı Büyük yazar, 24 Ocak 1962 tarihinde hayata veda etti. Ahmet Hamdi Tanpınar, şiir kitaplarının çıkacağı yıllarda oldukça heyecanlı ve tedirgindir. Bu endişelerin üzerine en yakın arkadaşı ve Türkiye’nin en önemli isimlerinden olan Hasan Ali Yücel’i kaybeder. Yaşanılan bu ölüm, onun psikolojisini olumsuz yönde etkilemiştir. Artık ölümün kendi yaşıtlarına geldiğinin farkındadır. O yıllarda artık zamanın tükenmekte olduğu kaygısını yaşar. Hayatını ve kendisini düşünmeye başlamıştır. Şiirleri çıkmıştır ve artık sıra çok değer verdiği “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” adlı eserine gelir. Metin içinde düzenleme yapmayı düşünse de sonunda son şekliyle uygun bırakmayı düşünür. Kısa bir zaman sonra da romanı yayımlanmaya başlamıştır. Artık sıra artık sürekli düşünmeye başladığı “Eşik” şiirine yoğunlaşmıştır. O, şiirini bitirmeye çalıştığı “Aydaki Kadın” romanına ekleyecektir. Nisan ayında ikinci şiir kitabı için planlar yapmaya başlar. Bu sırada içinde yer alacak şiirlerin listesini çıkarır. Ancak maalesef ki ömrü planlarını gerçekleştirmeye yetmeyecektir. 1962 yılında bronşit rahatsızlığı tamamen artan Tanpınar, hastalanır. Artık iyileşemeyeceği bir sürecin içindedir. 23 Ocak 1962 yılında fakültede fenalaşır ve hastaneye kaldırılır. Hastanede aniden kalp krizi geçirir ve 24 Ocak 1962 tarihinde hayata tamamen gözlerini kapatır. Ahmet Hamdi Tanpınar Edebi Kişiliği Ahmet Hamdi Tanpınar, çok yönlü bir edebiyat kişiliğe sahiptir. Daha çok şiirleriyle yani şair unvanıyla tanınmıştır. Bunun yanında romanları da önemli bir değere sahiptir. Yine, yaptığı çalışmalar hala daha günümüze ışık tutmaktadır. Şimdi, gelin hep birlikte onun edebi kişiliğine kısaca bakalım. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın edebi hayatında nasıl bir yol izlediğini inceleyelim Değerli sanatçımız, roman, öykü, şiir, deneme, inceleme gibi pek çok yazı türünde örnekler vermiştir. Derin edebi bilgisi sayesinde doktorası olmamasına rağmen profesörlüğe kadar yükselmiştir. İlk şiirlerinde daha çok hece ölçüsünü kullanmayı tercih etmiştir. Ancak serbest şiirin yükselmeye başladığında serbest ölçüde de şiirler yazmaya başlamıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar, eserlerinde zaman kavramına çok fazla önem vermiştir. Zamanın karmaşıklığını ve katılığını göstermiştir. Eserlerinde psikoloji ve bilinçaltı kavramları son derece önemlidir. O, romanlarında sadece bireysel değil toplumsal bilinçaltını da aktarmayı başarmıştır. Yahya Kemal, Ahmet Haşim gibi sembolistlerden etkilenerek zaman, rüya, bilinçaltını eserlerinde göstermesiyle sembolist özellikleri eserlerine taşımıştır. Doğu- Batı sorunu, vatan sevgisi, geçmiş, İstanbul, Tanpınar’ın eserlerindeki başlıca konulardandır. Eserlerinde mecaza çok fazla yer veren bir sanatçıdır. Şiirlerde söylemediklerini romanlarında anlattığını dile getirmiştir. Şiir ve nesir dili arasında bir ayrım yapmamıştır. Onun roman ve hikayelerinde de şiirsel bir anlatım görmemizin nedeni de tam olarak bu anlayıştan kaynaklıdır. Sanatçı özellikle “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” eserinde topluma karşı eleştirilerini ironik bir anlatımla dile getirmiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Eserleri Ahmet Hamdi Tanpınar’ın en önemli eseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü’dür Hayatı boyunca kendini sanata ve edebiyata adayan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserleri hala önemini korumaktadır. Onun eserleri, edebiyat dünyasına bakışı değiştirmiş ve geliştirmiştir. Şimdi de Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatı boyunca ortaya koyduğu bütün eserlerin isimlerini vereceğiz. Hala okumadığınız bir eseri varsa vakit ayırmanızı öneririz. Bütün Şiirler 1976-1981 Mahur Beste Huzur Sahnenin Dışındakiler Saatleri Ayarlama Enstitüsü Abdullah Efendi’nin Rüyaları Yaz Yağmuru Hikayeler Beş Şehir Namık Kemal Edebiyat Üzerine Makaleler Yahya Kemal Asır Türk Edebiyatı Tarihi Sadece 1. cildi tamamlanabilmiştir. Edebiyatın en değerli sanatçılarından biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar, gözlemleri ve hayata bakış açısıyla bizi hala derinden etkilemektedir. Eserlerini okurken toplumun ve bireyin içinde yaşadığı çatışmaları gözlemleyebilirsiniz. Zamana karşı olan merakını ve çatışmalarını fark edebilirsiniz. Ahmet Hamdi Tanpınar, hayata kazandırdığı eserleriyle bizlere bir yol göstermeye devam etmektedir. Onun sanat anlayışı, düşünceleri ve yorumları bütün dünyayı etkilemiştir. Yaşamı boyunca kendini sanat ve edebiyata adayan üstadımız, bıraktığı onlarca eseriyle ölümsüz bir değerdir. Okuma alışkanlığı çok gelişmiş bir ülkede yaşamıyoruz ne yazık ki! Ancak bazı kitaplara özel ilgimiz olduğu da bir gerçek. İşte en çok okunan Türkçe kitapların listesi En Çok Okunan Türkçe Kitaplar
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur, Beş Şehir gibi klasikleşen kitapların yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, adını ilk kez "Musul Akşamları" şiiriyle duyurduğunu biliyor muydunuz? Peki, Yahya Kemal Beyatlı'nın etkisiyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne girdiğini ya da Sergei Eisenstein, Ingmar Bergman gibi yönetmenlerin filmleri üzerine eleştiriler kaleme aldığını? Tanpınar'ı doğum yıl dönümünde ilginç bilgiler ve altı çizili satırlar ile hatırlıyoruz. Giriş Tarihi 0412 Güncelleme Tarihi 0928 1 17 Bir yıl kadar baytar mektebinde eğitim aldı Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901'de Kadı Hüseyin Fikri Efendi ile Nesime Bahriye Hanım'ın üçüncü çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya geldi Farklı şehirlerde okuduğu ilkokul, ortaokul ve lisenin ardından bir yıl kadar baytar mektebinde eğitim alan Tanpınar, lise öğrencisiyken şiirlerinden tanıdığı Yahya Kemal Beyatlı'nın etkisiyle 1919'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne girdi. Fakülteyi "Şeyhi'nin Hüsrev ve Şirin'i" adlı teziyle 1923'te bitirdi. Hafıza ve hatıranın kıyısında 'Tanpınar' 2 17 Adını ilk kez "Musul Akşamları" şiiriyle duyurdu Adını ilk kez 1920'de "Altın Kitap" dergisinde yayınlanan "Musul Akşamları" şiiriyle duyururken, mezuniyetinin ardından Erzurum, Konya, Ankara ve İstanbul'daki farklı okullarda estetik, mitoloji ve edebiyat öğretmenliği yaptı. on ziyalar iner uyuyan nehre Ufku mineleyen kızıl akşamdan nakş eder her hüzme ihtiyar şehre titrek loş gölgeler hicranla gamdan sularda açılır fâni çiçekler ufka ezanların yükselir âhı şimdi boş sahili gurbetle bekler kimsesiz çöllerin yorgun seyyahı Şiir zevkinin oluşumunda özellikle Beyatlı ile Ahmet Haşim'in etkisindeydi. Eserleri "Dergah", "Milli Mecmua", "Hayat", "Görüş", "Ülkü", "Varlık", "Oluş", "Kültür Haftası" ve "Aile" dergilerinde okuyucuyla buluştu. 3 17 Farklı bir çalışma alanı olarak çeviriye de başladı İlk düz yazısı 20 Aralık 1928'de yine "Hayat" dergisinde çıkarken, farklı bir çalışma alanı olarak çeviriye de başladı ve 1929'da E. T. A. Hoffmann'ın "Kremon Kemanı" ile Anatole France'tan "Kaz Ayaklı Kraliçe Kebapçısı" adlı kitapları çevirdi. Ahmet Kutsi Tecer ile 1930'da Ankara'da "Görüş" dergisini çıkarmaya başlayan Tanpınar, 1932'de Kadıköy Lisesi'ne, 1933'te ise estetik mitoloji dersi vermek üzere Sanayi-i Nefise Mektebi'ne atandı. 4 17 Edebiyatçılığının yanı sıra kişiliğiyle de dikkat çekti Ahmet Hamdi Tanpınar, 1939'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde yeni kurulan "19. Asır Türk Edebiyatı Kürsüsü"nde profesör olarak görev alırken, Tanzimat'tan sonraki Türk edebiyatının tarihini yazmakla görevlendirildi ve İslam Ansiklopedisi'ne de maddeler yazdı. Tanpınar, şiirlerinden çok romanları ve edebiyat tarihi araştırmalarıyla tanınırken, edebiyatçılığının yanı sıra kişiliğiyle de dikkati çekti. İlk kez 1944'te tefrika halinde yayınlanan "Mahur Beste" adlı romanı 1975'te basılan Tanpınar, eserini Lale Devri'nin ünlü hanende ve bestekârı Eyyübi Ebubekir Ağa'ya ithaf etti. 5 17 Türk musikisiyle de ilgilendi Türk musikisiyle de ilgilenen, eserlerinde zaman duygusunu, mazi düşüncesi ve rüya estetiğini sıkça işleyen yazar, psikolojik tahlillere geniş yer verdiği hikâye ve romanlarında batılılaşma ve gelenekler arasında kalan kişilere odaklandı. Tanpınar'ın 1948'de tefrika halinde yayımlanan "Huzur" eseri, 1949'da kitap haline getirilerek okuyucuyla buluştu.
Türk edebiyatında ve sosyal bilimler alanında iz bırakan bir yazarımız, şairimiz, ilim adamımız.. Tanımaya ve tanıtmaya değen kişi..Her yönü ile TanpınarCumhuriyet döneminin inişli çıkışlı zamanlarından bahseden bir yandan da yepyeni bir zaman algısı yaratan edebiyatçımız, şairimiz.. Hakkında pek çok şey yazıldı, çok şey çizildi. Bir dönem Türkiye’sinde hiç konuşulmadı, şu an ise dillerden düşmüyor. Aslında Tanpınar’ın hiç ama hiç aklında olmazdı sanırım böyle bir ikilem ama Türkiye’nin belli kesimler paylaştı Tanpınar’ı. Ama Tanpınar bundan öte birisi.. Onu bu yüzden en tarafsız şekilde tanımaya ve tanıtmaya çalışacağız.. 61 yaşında hayata gözlerini yumdu.. Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901 yılında İstanbul’da Gürcü bir babanın Hüseyin Fikri Efendi ve Türk bir annenin Bahriye Hanım en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. İki kardeşi vardır. 14 yaşında annesini kaybetti. Babası kadı olan Ahmet Hamdi Tanpınar, Kerkük ve Ortadoğu dahil olmak üzere pek çok Osmanlı ilinde kalmak zorunda kaldı. Kendisinin de eğitim hayatı bölük pörçük devam etti. Siirt’te bulunduğu zamanlar Dominiken misyonerlerin okulunda, Kerkük’te bulunduğu zamanlar ve annesini kaybettiği yıllar Kerkük lisesinde, daha sonra Vefa Lisesinde ve Antalya Lisesinde okudu. O zamanlar yüksek öğretimin merkezi olan İstanbul’a geldi ve Baytar Mektebi’ne yazıldı. Başka bölümlerden ders alması gerektiğinde felsefe ile edebiyat arasında gidip geldi ama çocukluğunda şiirlerini okuyup hayran kaldığı Yahya Kemal Beyatlı’in edebiyat dersleri verdiğini duyunca hemen edebiyat dersleri almaya başladı. Yahya Kemal, önceleri Tanpınar’ın hocası olsa da daha sonra müthiş bir dostlukları olmuştur. Yahya Kemal’in yönlendirmesi ve ısrarı ile 1919 yılında edebiyat fakültesine girdi. Edebiyat sınıfında Mehmet Fuad Köprülü, Cenap Şahabeddin ile birlikte ders aldı. Ahmet Kutsi Tecer ve Necip Fazıl Kısakürek ile üniversite yıllarından kalma bir dostlukları vardır. Ahmet Hamdi Tanpınar, bitirme tezini Hüsrev ü Şirin adlı eser üzerine yani Divan Edebiyatı ile ilgili olarak yaptı. Bu bilgi önemli çünkü Tanpınar, daha sonra liselerde Divan Edebiyatı dersinin gereksiz olduğunu söyleyecektir. Ahmet Hamdi Tanpnar ve İş Hayatı Ahmet Hamdi Tanpınar, sırasıyla Erzurum, Konya, Ankara ve İstanbul’da öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Terbiye Enstitüsünde Ahmet Haşim’in ölümü üzerine boşalan koltuğu doldurdu. Alanı mitoloji idi. Daha sonra dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından 19. Asır Türk Edebiyatı kürsüsüne profesör olarak atandı. 1939 yılında başlayan bu görevi 1943 yılında Maraş Milletvekili olunca sona erdi. 3 yıl Maraş Milletvekili olan Tanpınar, bu işte aktif ve başarılı olamayınca diğer dönem parti kararıyla aday gösterilmedi. 1946 yılında Milli Eğitim Bakanlığında müfettiş olarak çalıştı. Burada iki yıl çalıştıktan sonra 1948 yılında akademideki hayatına devam etti. 23 Ocak 1962 yılında ise geçirdiği kalp krize ile vefat etti. Mezarı, çok sevdiği hocası ve arkadaşı Yahya Kemal Beyatlı’nın yanı başında Rumelihisarı tarafındadır. Ahmet Hamdi Tanpınar ve Yahya Kemal Beyatlı’nın Dostluğu.. Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal’in şiirleri ile büyümüştür laf yerinde ise. Daha sonra da İstanbul Üniversitesinde Tanpınar’ın hocası olmuş Beyatlı. Hayranlıktan büyüyen bir dostluk, yavaş yavaş büyümüş. Başka şairlerin dizelerine bile konu olmuş. Yahya Kemal Beyatlı ile arasında tam 17 yıl vardır ama Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ahmet Muhip Dranas’ın Moda’daki Koço adlı mekanda şiir meclisleri kurdukları bilinmektedir. Hatta bu durum Roni Margulies’in şiirlerine konu olmuştur Moda Koço’da yine meclis kurulmuştur. Denizden doru ılık bir rüzgâr esiyordur. Ahmet Hamdi ile Ahmet Muhip Beyler, ardarda dolup boşalan kadehler Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar’a Batı edebiyatını tanıtmış, şiir dili oluşumunu öğretmiş ve Divan Edebiyatı tarihinden ziyade Divan şiir zevkini anlatmıştır. Ayrıca onun fikir ve zihin dünyasını eğitmiş, millet ve tarih konusundaki anlayışı ile Ahmet Hamdi Tanpınar’ı iyice yoğurmuştur. Yahya Kemal, Türk tarihini Malazgirt Savaş ile yani Türklerin Anadolu’ya yaptığı akınlarla başlatır. Onun için başka bir tarihe ihtiyaç yoktur. Hatta bu görüşü ile Nev-Yunanîlik akımının öncüsü olmuştur Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile. Tanpınar da böyle bir ortamda yetişmiştir. Zaten Ahmet Hamdi Tanpınar’ın zamanında hece ölçüsü yükselişte idi. Şairler ve edipler hece ölçüsünü mükemmelleştirmekteydi. Tanpınar da şiirlerini bu mantıkla hece ölçüsünde vermiş ve hatta liselerde aruz vezninin anlatılmasını, Divan şiirinin anlatılmasını hoş karşılamamıştır. Tanpınar, Yahya Kemal’den her zaman övgü ile söz eder. Bu durum her ne kadar bir bilim adamına yakışmayan derecede taraflı bir tutum olsa da bazı zamanlarda Yahya Kemal’in bilmediğimiz noktalarını ele vermesi ve dolayısıyla şiirinin daha iyi anlaşılmasına olanak sağlar. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yine Yahya Kemal Beyatlı’yı anlatan ses kaydı şu şekildedir Yahya Kemal'in şiir anlayışını yorumlayan Hamdi Tanpınar ve güzel sanatlar.. Ahmet Hamdi Tanpınar güzel sanatların her dalı ile ilgilendi. Aslında bu ilgi onun lisede öğretmenlik yaptığı zamanlar Batı müziğini keşfetti. Gazi Muallim Mektebinde görev yaptığı sıralarda Alman hocalardan Batı müziğini tanıdı. O zamanlar bu mektebe bağlı Musiki Mektebindeki 200 kadar plağı dinledi, anladı. Ahmet Hamdi Tanpınar, akademisyen olarak atandığı Güzel Sanatlar Akademisinde Batı Plastik Sanatlar alanında bilgi sahibi olmaya başladı. Tabii sırasıyla gittiği Paris, Venedik Sanat Tarihi Kongresi, Münih, Venedik Felsefe Kongresi onun bu sanatları yerinde görmesini, kültür tanımasını sağladı. Yahya Kemal kısa süreli bir yurt dışı gezisine gitmişti. 1933’lü yılların sonunda ülkesine dönen Yahya Kemal Beyatlı sayesinde Tanpınar Türk musikisini derinlemesine incelemeye başladı. Yalnız Beyatlı’nın müzik zevki ile yoğrulmuş olan Tanpınar, bu aşamada Batı müziğini de bildiği için kıyaslama ve muhakeme yeteneği kazandığını da unutmamak lazım. Bu bakımdan musiki ile ilgili dikkate değer makaleleri ve tespitleri vardır. Ayrıca denemeleri de bulunmaktadır. Şiir, roman, hikaye, deneme, eleştiri, inceleme – araştırma, edebiyat tarihi, heykel, resim, müzik, hat gibi pek çok güzel sanat alanında yazılar vardır. Pek çok araştırmaya göre bu yazı ve tespitleri amatörlüğün ötesindedir. Tüm bunlara rağmen Tanpınar’ı yazar ve şair olarak tanırız.. Ahmet Hamdi Tanpınar şair ve yazar olarak tanınır. Bilim dünyasında da 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi kitabının yazarı olarak girdi ki muhtemelen zaten bu kürsüde olduğu için bir nevi yazma ihtiyacı hissetti. Yine de pek çok araştırmacının hemfikir olduğu üzere Tanpınar da aslında zaten şiir ile ön plana çıkmak istedi. Yayımlanan ilk şiiri “Musul Akşamları” idi. Dergah, Milli Mecmua, Varlık gibi pek çok farklı görüş ve düşüncedeki dergilerde yayımlandı. Yalnız kendi şiirlerinde dahi seçicidir Tanpınar. Kendi seçtiği 37 şiiri “Şiirler” adıyla kendi isteği yayımlanmıştır. Vefatından sonra yayımlanan bütün şiirleri adlı kitabındaki şiirler ise 100 küsürdür. Şiirlerinde Yahya Kemal’in mükemmelliği değil Ahmet Haşim’in melankolisi vardır.. Sanılanın aksine akıl hocasının çok bir etkisi olmadı Tanpınar şiirlerinde. Yahya Kemal'den daha çok benzer Ahmet Haşim şiirlerine Tanpınar’ın şiirleri. Şiirlerinin ölçüsü mutlaka olur. Yahya Kemal gibi, tüm sözcükleri itina ile seçer ki söyleyişte bir aksama olmasın. Bu bakımdan da şiirin iç ahengini çok ama çok umursarlar 1930’lu yıllarda tartışılan 1940’lı yıllarda Garip Akımı ile artık edebiyat dünyasını kökten değiştirecek kıvama gelen şiirde ölçünün ve uyağın gereksiz olduğu düşüncesi Ahmet Hamdi Tanpınar tarafından hiç benimsenmemiştir. Çünkü onun mükemmelliği şiirinin şekline, içeriğine ve diline aittir. Onun için şiirin şekli de içeriği kadar önemlidir. Rüya, onun şiirlerindeki en önemli noktadır. Bu durum Tanpınar’ın romanlar için de geçerlidir. Roman ve hikayelerinde zaman ve rüya dilemması. Tanpınar sadece şair değildir; roman ve hikayeleri de vardır ki Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Mahur Beste, Sahnenin Dışındakiler ses getiren ve edebiyat otoriteleri tarafından beğenilen eserlerdir. Bu eserlerinde rüya teması romanın bir köşesine iliştirilmişken zaman apayrı bir kavram olarak işlenir. Genelde kronolojik zaman dediğimiz ileri doğru giden bir zaman çizgisi yoktur Tanpınar romanlarında. Felsefe ile yakından ilgilenen Tanpınar, Bergson ve Proust’un zaman anlayışlarını harmanlamıştır Daha fazla bilgi için, Henri Bergson’un Süre Felsefesinin William Faulkner ve Ahmet Hamdi Tanpınar’da Yansımalar, Bülent Cercis TANRITANIR ve Burcu Tütak. Bergson’un zaman kavramını bireysel bilinçle işlemesi, zamanı insanın bilinci ile ölçülebileceğini savunması ve bu yüzden de gerçek anlamda zamanın asla ölçülemeyeceğini savunması Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanındaki zaman karmaşasını açıklamaktadır. Bergson 24 saatlik zaman dilimini insan icadı olarak görür ve bunu bir zaman olarak görmez. Zaman insan bilincidir. Bilinç ise her zaman doğrudan değildir; gördüğümüz bir çiçek bizi eski zamanlardaki sevgilimizle geçirdiğimiz bir anıya götürebilir. İşte Huzur romanında böyle bir zaman işlenmiştir. Bakıldığında romandaki zaman 24 saattir ama kahramanların geriye dönüşleri, anıları romanı oluşturmuştur. Aynı durum farklı da olsa Mahur Beste, Sahnenin Dışındakiler gibi tarihi anlatan romanlarda da görülmektedir. Tanpınar, dönemin anlayışını eleştiren, mizah türünde romanı olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile de çok anılmaktadır. Hayri İrdal karakteri hala edebiyat dünyasındaki en iyi karakterlerden birisidir. Tanpınar’ı sevsek de sevmesek de Tanpınar’ın romanlarının kuru kuruya işlenen olaylar bütünü olduğunu söylemeyiz. Tanpınar okumak, bir kültür birikimi gerektirir. Bu bakımdan da Tanpınar sadece roman yazmaz, bir kültür tarihi yazar. Huzur romanındaki Mümtaz karakteri gibi. Önceleri ciddi bir Batıcı idi, ta ki 1932 yılına kadar.. Ahmet Hamdi Tanpınar nasıl Batıcı olur yahu diyenler için şöyle bir örnek verelim 1930 yılındaki Türkçe ve Edebiyat Öğretmenleri toplantısında lise müfredatından divan şiirinin çıkarılması, aruz vezninin anlatılmamasını savundu. Bu konuda edebiyatın Tanzimat döneminden itibaren okutulmasına dair bir teklif verdi.. Yenilikçi ve hatta devrimci düşüncesi, cumhuriyeti yüceltme aşkı her zaman devam etmesine rağmen her devrimin ardından gelen art kültürü unutma ve yıkma durumlarına dayanamadı. O, tabir-i caizse Osmanlı kültürünün ölmesinin yasını tuttu. Bunu da büyük ölçüde eserlerinde anlattı. Huzur romanındaki Mümtaz karakteri, onun zevkleri, İstanbul sokaklarını gezerken Osmanlı kültürüne ait izleri görüp anması bu özlemin sonucu olarak görülür. Ahmet Hamdi Tanpınar ve Müslümanlık.. Her aydın gibi dönemini eleştirmiştir. Onu eleştirdiği şeye göre bir kutuya koymak ancak ahmaklıktır. Her aydının yapması gerektiği gibi döneminde yanlış giden durumları kendince eleştirmiştir. Eğer bunu yapmasaydı, onu aydın diye yazamaz, anamazdık. O, İslam’ı bir kültür olarak gören, Berna Moran’ın deyişi ile İslamiyet’i estetik bir sorun olarak gören birisidir. Kendisi Müslüman olup olmadığı ile ilgili bir soruya şu cevabı vermiştir “ İnkılapçılardan ayrılıklarım Allah’a inanıyorum. Fakat tam Müslüman mıyım, bilmem. Fakat anamın, babamın dininde ölmek isterim ve milletimin Müslüman kalmasını istiyorum” Günlüklerin Işığında Tanpınar’la Başbaşa, İstanbul, 2007, Son olarak Ahmet Hamdi Tanpınar Hakkında Birkaç Söz Ahmet Hamdi Tanpınar, bugünün aksine, kendi zamanında pek değeri bilinen bir yazar değildi. O, bundan çok şikayetçi idi. Anlaşılmak istiyordu. Tanpınar, bir tarafında aşırı Batı ve devrim taraftarları bir tarafında da aşırı muhafazakar, körü körüne inanan insan güruhları çevrilmiş halde gerçekten de dengeli eserler vermiştir. O, bir sentez adamıdır. Türkiye’nin içinde bulunduğu dilemmayı, kültürel değerleri de katarak anlatmıştır. Herhangi bir tarafa çekilemeyecek kadar değerli tenkitleri bulunmaktadır. Ahmet Hamdi Tanpınar, okuyucularının da iyi niyetli olmasını, onun düşünceleri herhangi bir tarafa meze etmemesini isterdi sanıyoruz ki..
Türk dili ve edebiyatı dersi 11. sınıf 2. ünite "HİKÂYE" özet konu anlatımı. • İtalyan yazar Boccaccio’nun Bokaçyo yazdığı Decameron Dekameron adlı eser, hikâye türünün ilk örneği kabul edilir. • Hikâye öykü; gerçek ya da gerçeğe uygun olay veya durumların kişi, yer ve zaman ögelerine bağlı olarak anlatıldığı kısa edebî türdür. • Bu türün yapı unsurları olan olay, kişi, yer ve zaman dar kapsamlıdır. • Hikâyede genellikle kısa cümleler kullanılır. • Hikâyeler, olay hikâyesi ve durum hikâyesi olmak üzere ikiye ayrılır. Dünya Edebiyatında Tanınmış Hikâye Örnekleri - Pazartesi Hikâyeleri, Alphonse Daudet Fransız edebiyatı - Ay Işığı, Guy De Maupassant Fransız Edebiyatı - Palto, Gogol Rus edebiyatı - İtalya Hikâyeleri, Gorki Rus edebiyatı - Kuyu ve Sarkaç, Edgar Allan Poe Amerikan edebiyatı • Türk edebiyatında destan, efsane, masal, mesnevi, halk hikâyesi gibi türler; hikâye türünün yerli kaynaklarını oluşturur. • Batılı anlamda hikâye, Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi’nde görülmeye başlanmıştır. • İlk yerli hikâye, Ahmet Mithat Efendi, Letaif-i Rivayat. • Batı tekniğine uygun ilk hikâye, Sami Paşazade Sezai, Küçük Şeyler. CUMHURİYET DÖNEMİ'NDE HİKÂYE • Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarında daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır. • Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmıştır. • Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmışlardır. • Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Fakir Baykurt, Haldun Taner, Talip Apaydın gibi toplumcu gerçekçi yazarlar; hikâyelerinde köy ve köylünün sorunları, toprak kavgaları, köyden kente göç gibi toplumsal konuları ele almışlardır. • Nezihe Meriç, Yusuf Atılgan, Ferit Edgü modernist çizgide hikâyeler vermişlerdir. • Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Sevinç Çokum millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazmışlardır. Cumhuriyet Dönemi Hikâye Örnekleri 1923-1940 - Leyla ile Mecnun, Reşat Nuri Güntekin - Otlakçı, Pazarlık, Memduh Şevket Esendal - Ses, Kamyon, Sabahattin Ali - Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam, Sait Faik Abasıyanık - Teravihten Sahura, Ercüment Ekrem Talu Cumhuriyet Dönemi Hikâye Örnekleri 1940-1960 - Cevizli Bahçe, Kemal Bilbaşar - Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı, Orhan Kemal - Merhaba Akdeniz, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı - Göl İnsanları, Kemal Tahir - Koca Öküzün Ölümü, Samim Kocagöz Toplumcu Gerçekçilik • Toplumcu gerçekçilik sosyal realizm, toplumcu dünya görüşü üzerine temellendirilmiş bir edebiyat akımıdır. • Bu akım, toplumu sosyal sınıflar arasında gerçekleşen çatışma alanı olarak değerlendirir. • Amacı, söz konusu sınıfsal çatışmayı ve bu çatışmanın toplumda yol açtığı etkileri ve sorunları yansıtmanın yanında bu sorunlara toplumcu çizgide çözüm yolunu da göstermektir. • Bu açıdan toplumcu gerçekçilik, toplum için sanat ilkesine bağlı olarak edebiyata eğitici bir işlev yükler. • Türk edebiyatında toplumcu gerçekçi anlayışla eser veren sanatçılar eserlerinde köy yaşamındaki sorunları, toprak kavgalarını, ağa-köylü çatışmasını; köyden kente göçün neden olduğu sorunları; büyük kentlerde yaşayan işçilerin, emekçilerin yaşam mücadelelerini ele aldılar. • Dünya edebiyatında toplumcu gerçekçilik akımının temsilcileri - Rus edebiyatında Maksim Gorki, Mihail Şolohov - Amerikan edebiyatında Jack London, John Steinbeck • Türk edebiyatında toplumcu gerçekçilik akımının başlıca temsilcileri Nazım Hikmet, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Samim Kocagöz, Sabahattin Ali, Kemal Bilbaşar... Modernist Hikâye • Modernist hikâyede gerçeklik karşısında kuşkucu ve tedirgin olan, iç dünyasına çekilen, yabancılaşan, toplumla çatışan, karamsar, bunalımlı, zayıf birey ele alınmıştır. • Bu tarz hikâyede kronolojik zamanda geriye dönüşlerle geleneksel anlatım ve yapıdan uzaklaşılmış, olay örgüsü ve mekân geri planda kalmıştır. • Modernist hikâye yazan başlıca sanatçılar Nezihe Meriç, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu... DİL BİLGİSİ Cümlenin Ögeleri özet bilgiler için → tıklayın
ahmet hamdi tanpınar hikayeler özeti