🦫 Ben Aslında Oyuncu Değilim Ama Birçok Oyuna Dahil Oldum Şiiri
Dr.chimchim Kore dizileri ve filmleri Kpop la özellikle de bts infinite winner big bang ve exo ile ilgili bir blog.Tıpçı bloğudur.
Her şeye rağmen 2 saat hoş vakit geçirebileceğiniz, ortalama bir seyirciyseniz memnun ayrılabileceğiniz bir oyun Tom Dick ve Harry. 2 bölümlük bir sitkom kıvamında izlenebilir. TOM, DICK VE HARRY. Yazan: Ray Cooney & Michael Cooney. Çeviri : Özgür Özdural. Süpervizör : Haldun Dormen. Yönetmen : Ali Altuğ.
Çevirmen Hoca, Koz ve beni hiç sallamayan ama arada yorum yazan Mahmut Abimize selamlar olsun. 12 Haziranda yukarıya çıldırıyorum, yardım edin şeklinde bir mesaj bırakmıştım ve sağ olun yardımcı oldunuz gerçekten. BEN BUGÜN İLK DEFA DAYGAME YAPARAK (ya da yapmaya çalışarak) 2 TANE HATUNA YÜRÜDÜM. HEM DE 3 DK İÇİNDE.
Fenerbahçe'de benzer durumda ama Fenerbahçe'nin oynadığı futbol ve kadro kalitesi onları hala bir şampiyonluk adayı olarak göstermek için yeterli. Galatasaray şu anda iyi bir anadolu takımı kıvamında. İyi mücadele ediyorlar, herkesi heryerde yenebilirler ama şampiyon olmak için yeterli bir kadroları ve yapıları yok.
Aslında ben tutuyorum kendimi ama ruhumda, yalnızlığının açtığı yaranın kanarken çıkarttığı düşünceleri durduramıyorum. Etkiliyor senden geriye kalan beni Birbirimizi tercih kumarında kaybederken, zaman poşetine, ayrılık cümleleri koyduk fakat geçirdiğimiz güzel anları yaşadığımız yerde unuttuk.
Gerçekten yok çünkü her an her şey değişiyor aslında. Ama ben olsam mutlu sonla bitirirdim. Biz Kerim’le 3-5 çocuk daha yapardık, Hülya sekiz çocuk annesi olurdu, böyle kalabalık bir Cevher ailesi olarak yaşardık. Şaka bir yana, mutlu son olacağını tahmin ediyorum. Her gelen bölümü heyecanla okuyorum.
Nez’i de severim. Sibel Tüzün’le de filmde oynamıştım, iyi insandır. Doğuş’u pek tanımıyorum. Orada kiminle ne yaşayacağım bilmem. Eşiniz Alp Kırşan’a emanet etmiş sizi. Alp benim küçük versiyonum, iyi bir uzaylı. Ben bazen yarışmacı, bazen antrenör, bazen hakim, bazen savcı, bazen fikir üreten ağabey olacağım.
TÜRKİYE’NİN GÖZYAŞLARI Adım Adım Kurdistan ve Kafkasya Operasyonu – Selman Kayabaşı. Tugberk 24 Şubat 2020. Bu biçareye bir çare olmazsan ateşlerde yanayım. Güzelim, beri bu y ateşle yakmaktan yanayım. “Güzelim ben” deyu aşkını suya yazanlar. Duysun ki, suyun kıymetin ne kış anlar, ne yaz anlar. Aşk su değil
Scouting’in şifreleri. Bu röportajla Türkiye’de oyuncu seçiminin nasıl yapıldığına dair çarpıcı gerçeklerin ne olduğunu anlayacak, ahkâm kesen birçok kişinin aslında hiçbir şey söylemediğini göreceksiniz. Aşağıda okuyacaklarınız ve hemen altında yer alan röportajı bugüne kadar Türkiye’de hiçbir yerde
RXv94AR. Beşiktaş 'ta Sergen Yalçın'ın ardından teknik direktörlük koltuğuna oturan ancak ciddi eleştiriler alarak görevini bırakan Önder Karaveli, gündeme dair açıklamalar yaptı. Karaveli 3 ayda neler yaşadığını, başkan Ahmet Nur Çebi ile ne konuştuğunu, Süper Lig'den teklif alıp almadığını ve Beşiktaş'ta devam edip etmeyeceği ile ilgili değerlendirmelerde bulundu."Yurt dışındaki genç Türk oyuncuları takip ettik"Radyospor'a konuşan Karaveli, "2 ay oldu ayrılalı. Bu sadece dinleme ile değil Beşiktaş'taki çalışmaları devam ettirerek geçti. Kiralık oyuncuların performanslarını görmek için iyi bir fırsattı. Yurt dışındaki genç Türk oyuncuları takip ettik. Kerem'i geri döndürmüştük Uşak'tan. Kerem'in performansını takip eden antrenörlerden olumlu bilgiler alı pozisyonda Rosier tekti. Ceyhun Bey ile geleceğe dair sohbetler ediyorduk. Buraya bir oyuncu lazım dedim. Kerem'i söyledim. Kerem'i de bedelsiz şekilde geri aldık. 3 maçta da sahada oldu. Oynadığı 3 maçta da kusursuza yakın oyun oynadı. Bu durum hem beni hem de kulübü iştahlandırdı. Sezon başı kampında bu oyunculardan bazıları yer alacak. Umarım tutunabilirler. Bu oyuncuların dönüşü ekonomik anlamda da çok büyük fayda sağlayacak."Emirhan İlkhan ile U19'da beraber başladık""22 yılını gençlere adamış bir insanı, genç oyuncuyu oynatıp, oynatmamak üzerine eleştirmek abesleşti. Emirhan İlkhan ile U19'da beraber başladık. Gelecekle ilgili ışık saçan oyunculardan biriydi. Sonra Beşiktaş A takım teknik direktörü olduktan sonra bu gençlere şans vermeyi düşünüyordum. İlk 4 maç ve 1 kupa maçında o oyuncuların hiçbiri yoktu. Sonra Süper Kupa finaline gittik. Finale giderken de takımımız tam olsaydı, o çocuklarımız orada büyük ihtimalle olamayacaktı. Ama eksilmeler olabilir düşüncesiyle 5 oyuncu belirlemiş ve listeye vermiştik. Final maçında 16 kişilik kadroda 2 tane yedek kalecimiz yazılıydı. O maç da Emirhan'ın ilk maçıdır.""Geriye döndüğümde evet keşke biraz daha iyi gitseydi diyorum"Önder Karaveli, final maçında oyun 1-1'ken Emirhan İlkhan'ı sahaya sürdü. Sonrasında Rizespor maçında ilk 11 olarak oyuna başladı. Biz o maça kovid nedeniyle katılamadık. Bir de gol attı. Sonra Gaziantep maçında oynadı. Peşinde 3 maç Emirhan'ı sahaya sürdük. Ama performansı çok da yeterli değildi. Emirhan'ın performansı iyi olmadığında sert eleştiriler de oluyordu. Emirhan'ın yaşadıklarını ben biliyorum. Onunla sürekli konuşuyorduk. Kalan maçlarda da fazlaca şans bulamadı. Geriye döndüğümde evet keşke biraz daha iyi gitseydi, sahada o da olabilseydi diyorum ama o günkü şartlar bunu gerektiriyordu. Son bölümde Emirhan'ın şans bulduğu maçlarda iyi oynadığı zaman gördün mü hocam, utanıyor musun diyorlardı. Emirhan iyi oynadığında en çok sevinen benimdir."İyi günlerinde herkes yanında zaten""18 yaşındaki bir çocuğu çok göklere çıkardığınızda bununla mücadele etmesi kolay değil, çok dip yaptığınızda da mücadele etmesi kolay değil. İyi günlerinde herkes yanında zaten. Ben zor günlerinde onlara yardımcı olan kişi olmak istiyorum."Şenol Güneş'e kırgın değilim"Şenol Güneş büyük bir isimdir. Ona kırgın değilim. Ama benimle ilgili açıklamaları... Altyapı teknik direktörü olmak beni rahatsız etmez çünkü doğrudur. Çoğunluğunda bana görev verilen yer altyapıydı. Bu beni rahatsız etmedi ama bunu söylemeye gerek var mıydı, ayrı bir konu... Ama benim bu kırgınlıklarla zaman geçirecek vaktim yok. Bunlarla ilgili vakit kaybetmek istemiyorum."Beşiktaş'ın kaleci transferine ihtiyacı yok"Ersin Destanoğlu, Mert Günok ve Emre'yi çok zorlayacak isimler de altyapıdan geliyor. Beşiktaş'ın kaleci transferine ihtiyacı yok. "Biz Ahmet Başkanla Beşiktaş U19 takımının maçında karşılaştık"Beşiktaş daha önce oluşturulan altyapının mirasını yiyor, başka yatırım yapılmıyor şeklinde söylenenler yanlış. Orada görev yapan antrenörlere saygısızlık olur bu. Ahmet Bey'in yaklaşımını da biliyorum. Biz Ahmet Başkanla Beşiktaş U19 takımının maçında karşılaştık. Önem vermeyen başkan orada olur mu, olmaz. Ben daha önce şahit olmuyordum. Oradan sorumlu yöneticilerin maçı izliyor olması o çocuklar için o kadar önemli ki. Bu desteği görmek oyuncuları motive ediyor."Emirhan'la ilgili en az emeğe ben sahibim dedim"A takıma bir oyuncu çıkıyorsa, ona tek başına sahiplenmeye karşıyım. Emirhan'la ilgili en az emeğe ben sahibim dedim. Emirhan'a bir sürü çalışanın katkıları vardır. Bu tip şeylerde oyuncuları benden dolayı oldu demeyi doğru bilmiyorum. Bir gün ben de bir oyuncu için sadece ben derse beni de eleştirin. 1 hafta önce kupayı alan Rıza Çalımbay, Sergen Yalçın, Ziya Doğan ve ben Hamdi Serpil Tüzün oyuncusudur."Beşiktaş bir model oluşturacak"Türkiye'de en büyük sorun U19'a kadar başarılı gelen oyuncuları 18-22 yaş arasındaki problemler, A takıma geçiş sırasında yaşanan sorunlar, fiziksel ve zihinsel sorunlar, kiralık giden oyuncuların dışlanmış gibi hissetmesi gibi birçok şeyi koordine etmek gerekiyor. Burada büyük eksiklik var Türkiye'de. Biz Beşiktaş olarak bu eksikliği kapatacağız. Dünyada bunu çok düzgün şekilde yapan kulüpler var ama 1 tane modeli alıp getirmek yanlıştır. Türkiye'nin kültür kodları farklıdır. Ben kendi modelimizi oluşturmaktan yanayım ve Beşiktaş bunu yapacak. Beşiktaş bir model oluşturacak ve Bayern Münih, Ajax gibi modelleri inceliyorsak umarım bir gün dünyanın farklı yerlerinden gelip Beşiktaş modelini kendi takımlarına entegre etmeye çalışacaklar."Türkiye'den ve yurt dışından teklifler aldı"Benim Beşiktaş'la sözleşmem çok önemli bir şey değildir. Sadece teferruattır. A takım teknik direktörlük görevim bittikten sonra Türkiye'de bazı teklifler aldım. Birkaç hafta içinde yurt dışından da teklifler aldım. Hepsine aynı cevabı verdim. Beşiktaş'ın kontratlı hocası olarak bu sözleşmem bitmeden kimseyle görüşemem dedim. Ceyhun Bey'i bilgilendirmeden hiçbir şey yapmadım. Son dönemde kulübümüze Süper Lig kulübünden gelen bir teklif vardı. Ceyhun Bey söyledi. "Hatayspor talip oldu"Hatayspor talip oldu ve başka şeyler de vardı. Ben bunlarla ilgili hiçbir şey söylemedim. Başkanımızla konuştuğumuzda tekrar Beşiktaş'ta aynı enerji ile devam edeceğiz dedi. Açıklaması önümüzdeki günlerde olacak. 10 yaşında Beşiktaş öz kaynak düzenine girip, oyuncu oldum. 2000 yılında antrenör oldum. Bu sezon da 19 maç bana inanarak başkanımız ve yönetim kurulu teknik direktörlük görevini verdiler. Başkanımız bir teklif olursa, o zaman bunu konuşacağız ve sana bu yolda izin vereceğiz dediler. Ama Beşiktaş'ta olduğum sürece hiç yarını düşünmeden devam edeceğim. Ülkemizin doğusundan da batısından da yurt dışından ise Avrupa'nın merkezinden teklifler aldım. Bir noktaya kadar ilerledi sonrasında bir gelişme şu anda yok."Süper Lig'de oynanılan maçlarda kazanan oyunlardı"Ben Şampiyonlar Ligi maçları dahil Beşiktaş'ın hemen hemen tüm maçlarını seyrettim. Beşiktaş'ın tüm oyunları Süper Lig'de oyunun hakimi olduğu maçlardı. Görevi bize söylediklerinde oyuncular tabii ki yaşadıklarından dolayı çok mutsuzlardı. Aslında yaptığımız çok da bir şey yok. Sadece onlara eşlik ettik. Beşiktaş'ın oynadığı bir oyun vardı. Süper Lig'de oynanılan maçlarda kazanan oyunlardı. Biraz oyunculara dokunuşlarımız oldu. Kayserispor maçında 2-1 geriye düşmüştük. Sonra 4-2 kazandık. Çok coşkulu bir andı. İlk defa burada söyleyeceğim, ben ne olduğunu çok anlayamadım. Hatta 4. golden sonra takımla beraber koşup, sevinmeye gittim. O anlar bende yok... Çok net hatırlamıyorum."100 günü kusursuz olarak görmüyorum"Eleştirilere açık olduğunu dile getiren Karaveli "Ben kendini ağır eleştiren biriyim. Beşiktaş'ta 100 gün sürdü. O 100 günü kusursuz olarak görmüyorum, içinde hatalar da var. Kolay bir şey değildi. Oyunlar ve skorlar da çok iyi gitsin, altyapıdaki bazı oyuncuları da oyuna sokmak çok isterdim. Rizespor maçında Demir Ege Tıknaz kenara kadar geldi. Gol yedik, o yüzden oyundan çıkaracağımız oyuncunun kalması gerekti. Bazı oyuncular var onlar da sahada olsun çok isterdim. Bazı hatalar tabii ki var. Tecrübe edindik ve bundan sonra bir daha teknik direktörlük için bir fırsat olursa, bunlardan dersler aldık." dedi."Bence Ali Koç'un davranışı çok Fair bir davranıştı"Süper Lig'de Beşiktaş takımıyla toplam iki derbi yaşadığını ve Fenerbahçe derbisi sonrası Ali Koç'un kendisini tebrik ettiğini ifade eden Karaveli, şöyle konuştuİki derbi yaşadım. Fenerbahçe maçında bir penaltı olmuştu. Günlerce tartışıldı. Bence tartışmaya kapalıydı, net penaltıydı. Hakem kararları üzerinden hakem eğitimlerinde bu kadar konuşulmuyordur. Bütün paydaşların hataları oluyor. Herkes kendisini gözden geçirmeli. Fenerbahçe maçı bittiğinde aşağıda Ali Koç tebrik etti. 'Ya sen neredeydin şimdiye kadar." dedi. Ben de teşekkür edip, buralardaydım aslında dedim. Kendi sahanızda Beşiktaş'a karşı kazanamıyorsunuz ve oyunu da kaybediyorsunuz bana göre... Bence Ali Koç'un davranışı çok Fair bir davranıştı. Fenerbahçe yönetim kurulu üyeleri de tebrik etti." "En etkisiz oyunumuzdu" Galatasaray derbisinde sahaya sürülen 11'e karşı yapılan eleştirilere de cevap veren Karaveli "Galatasaray maçının en çok eleştirilenlerden biri ilk 11 ve değişiklik. En etkisiz oyunumuzdu. Bazı oyuncular üzerinden eleştiriler oldu. Bir kere ben çok şanslı bir antrenörüm, başladığım günden bıraktığım güne kadar başkanımız ve Ceyhun bey bir kere bile oyuncularla alakalı karışmadılar. Bana bu konuda herhangi bir şey söylenseydi zaten bu görevi yapamazdım. Ben böyle biri değilim. İnsanlar bu konuları zihinlerinde bitirmeli. Tamamen kendi özgür irademle görev yaptım. Bir önceki Kenan ve Güven iyi oynadığı için Larin ve Batshuayi ile başlamadım. Galatasaray maçında topa sahip olamadıkça üzerimize çok fazla geldi. Bu maçın ertelenmesi konuları oldu ve bu Galatasaray'ı fazlaca motive etti. Takımın o sırada bir şoka ihtiyacı vardı. Bunu değişiklikle yapalım dedik. Biz de bir şey yapamadık ama Galatasaray da yapamadı." dedi."Topu ileride tutamadık"En etkili oynadıkları maçın Başakşehir karşılaşması olduğunu söyleyen Karaveli, şu ifadeleri kullandı"Bir önceki 2-2'lik Başakşehir maçında en etkili oyunlarımızdan birini oynadık. Maçtan sonra rakip takım teknik direktöründen övgü aldığımız bir maçtı. O oyunun ardından o oyuncularla Galatasaray maçına çıkmak doğaldı. Topu ileride tutamadık. Herhangi bir oyuncuyu da çıkarabilirdik çünkü kimse iyi oynamıyordu. İkinci yarı işler düzeldi. 2-1'i bulduk ve maçın sonunda tartışmalı bir Larin'in çekildiği pozisyon vardı. Bence penaltıydı. O maçı 2-1 kaybettik. Benim ligde 2 tane mağlubiyetim oldu. Biri Konyaspor, diğeri Galatasaray maçı. Ama 19 maça baktığımda en etkisiz oyun Galatasaray maçının ilk yarısı ve Adana Demirspor maçının son bölümü. 60. dakikadan sonra her geçen dakikada Adana Demirspor'un daha da üstün olduğu bir oyundu. 1-1 beraberliğimizin hemen hemen hepsinde üstün olan taraf bizdik. Ben 22 yıllık antrenörlük hayatım boyunca 1 gün bile oyuncularıma skoru koruyun demedim. Hiçbir şekilde böyle bir talepte bulamadım, oyuncu değişikliklerini bu şekilde yapmadım. Ama otomatikman bazı durumlarda oyuncular psikolojik olarak, oyun o şekilde ilerliyorsa skoru korumaya yönelebilir. Bunu antrenör söylemez.""Geriye dönüp oynamak istediğim 2 tane maç vardı"Beşiktaş'ta görev yaptığı süre boyunca tekrar geriye dönüp oynamak istediğim 2 tane maç olduğunu söyleyen Karaveli "Tekrar geriye dönüp oynamak istediğim 2 tane maç vardı. Biri Galatasaray maçı, diğeri Kayserispor'a elendiğimiz kupa maçı. Defalarca pozisyon bulup, sonuçlandıramamıştık. Rakip ceza sahasına en fazla giriş yapıp, gol denemesi yapan takımdı Beşiktaş. Batshuayi birçok golü kaçırdı ama sadece o değil. Bir önceki senenin en çok gol atanları Ghezzal ve Larin de atamamıştı. Batshuayi en çok gol pozisyonuna giren oyuncuydu ama son vuruşları yeterli değildi. Kariyeri boyunca bunu yaşamış. Zaten son vuruşları da iyi olsa Premier Lig'de kariyerine devam ederdi." dedi."Batshuayi olmadı"Beşiktaş'ta gol vuruşu sıkıntısı çektiklerini ve bu yüzden şampiyonluk yarışının içinde olamadıklarını söyleyen Karaveli "Gol vuruşu konusunda istediklerimiz tam olarak karşıladı diyemeyiz. Birinci iş olarak duruyor ama birçok şeyi de doğru yapan oyuncuydu. Bunları doğru yapıp, gol vuruşunu yapamadığınızda boşa çıkıyor. Beşiktaş'ın bundan önceki forvetleri, Aboubakar, Gomez, Cenk Tosun, Demba Ba doğru golleri ve kolay golleri yapan oyuncular olunca Batshuayi olmadı. Attığının 2 katı kadar gol atabilirdi. Eğer o golleri atabilmiş olsaydı çok daha farklı yerde olurdu Beşiktaş. Beşiktaş şampiyonluğun sonuna kadar yarışın içinde olurdu. Benden önce Sergen hocada oynanan bölümde de Beşiktaş oyunun hakimiydi. Bizimle o sayı daha da yükseldi. Çok az gol pozisyonu veriyorduk rakibe. Ben teslim olan bir oyun değil, teslim alan bir oyun isterim. Ama sonuçlandırdığınızda bu oyun meyvesini alır." dedi."Dünyada böyle mi yapılıyor?"Genç oyunculara fırsat verilip verilmemesiyle ilgili de konulaşan Karaveli "Bir oyuncu üzerinden 'onun ayakkabıları sahada olsa yeter' dendi. O iş öyle olmuyor. Oyuncunun fiziksel olarak da yeterli seviyede olması lazım. Bir de genç oyuncularla ilgili bir şey söylendi. 'Genç oyuncuların sahaya sokulma şeklinin 2-0, 3-0 takım rahatladığında sokulabileceği söylendi. Şimdi bazı takımlar 1-0, 2-0 kazanıyor ve şampiyonluğa gidiyor. Şimdi o takımda hiç genç oyuncu oynamayacak mı? Dünyada böyle mi yapılıyor? Yeni çıkan genç oyuncular sürekli mi şans buluyor?" dedi."Düşündüklerini doğru ifade etmek, kibar olmak suçmuş gibi algılandı"Kamaoyunda kibar olmak suçmuş gibi algılandığını söyleyen Karaveli "Maç sonu, maç önü konuşmalarımda şiir okuyor edebiyat öğretmeni, beden hocası dediler. Bir kere ben şiir okumayı çok severim ama ezbere şiir bilmem. Düşündüklerini doğru ifade etmek, kibar olmak suçmuş gibi algılandı. Bu insanları rahatsız etti. Bana hakaret etmeye başladı insanlar. Sizden rica ediyorum bana hakaret etmek istiyorsanız devam edin, üsluplarınız sizin nasıl biri olduğunuzu gösterir. Ama öğretmenlik gibi kutsal bir meslek üzerine hakaret etmeyin. Beden hocaları, edebiyat hocaları çok kutsaldır. Benim telefon numaramı insanlara servis etmeye başladı birileri. Bana telefon edip, aileme, 12 yaşındaki oğluma küfür etmeye başladılar. Ben kendi adıma bembeyaz kalmaya çalışacağım. Üzerimde verilen forma, Beşiktaş arması ve Türk Bayrağı taşıyor. Bizi seyredenlere örnek oluyoruz. Tabii ki söylediklerimize dikkat edeceğiz, tabii ki ağzımızdan çirkin sözler çıkmayacak. Ben bu adanmışlığımı geliştireceğim." dedi."Beşiktaşlı insanların mahkemelerde olmasını istemedim"Kendisine yapılan hakaretlerin Beşiktaşlılar tarafından yapılmadığını ifade eden Karaveli "İlk ayrıldığım dönemlerde oldu bu hakaretler. Ayrıldıktan sonra kesildi. Onları yapanların Beşiktaşlı insanlar olduğuna inanıyordum. Beşiktaşlı insanların mahkemelerde olmasını istemedim. Sonra da keşke mahkemeye verip, oradan gelecek kazancı akademide kullanmak isterdim. Ama gözüm görmek istemedi ve hepsini sildim. Kulübümüz de o mesajları bize iletin demişti." dedi."Ben Kerem Aktürkoğlu ile ilgili hiçbir olumsuz karar vermedim"Galatasaray ile oynadıkları maç öncesi eski öğrencisi Kerem Aktürkoğlu ile yaşadığı olayı da açıklayan Karaveli "Maçtan önce Kerem geldi ve bana sarıldı. Bana söyledikleri çok güzeldi. Orada olmamdan dolayı duyduğu gururu söyledi. Ben de teşekkür ettim. Ona yetinmemesi gerektiğini, çok daha fazla çalışması gerektiğini söyledim. Ben Başakşehir U19 teknik sorumlusuyken, Kerem U21 takımındaydı. Benim grubumda değildi. Kerem benim takımımla 1 kere beraber oldu. Kendi yaş kategorinizde 4 sarı kart aldığınızda cezalı oluyorsunuz ama farklı yaş kategorisinde benim takımımda 1 maç oynadı ve tekrar geri döndü. Ben Kerem'le ilgili nasıl karar veren olurum ki... Bu kararları veren zaten altyapı antrenörü değildir. Önder hoca genç oyuncudan anlamaz, Kerem'in gitmesine neden oldu diyorlar. Önder hoca hayatını genç oyuncularla geçirdi. Ben Kerem Aktürkoğlu ile ilgili hiçbir olumsuz karar vermedim. Bu konuda hiçbir dahlim olmadı. İnsanlar çok kolay yalan söylüyor. Birisi bir şey söylüyor, herkes onun üzerinden devam ediyor. " dedi."Hiçbir şey yazıldığı gibi değil"Beşiktaş'ta teknik direktörlük görevinden ayrıldıktan sonra altyapıya dönmediğini söyleyen Karaveli "Beşiktaş'ta görevi bıraktıktan sonra altyapıya döndüğüm söylendi. Bu durum hiç olmadı. Ben A takım için çalışmaya devam ettim. Ben görevi bıraktıktan sonra ilk defa bu açıklamaları yapıyorum, hiçbir şey yazıldığı gibi değil. Ben kendi adıma bu söylenenleri çok fazla önemsememeye çalıştım. Ama bazen bu hakaretler çok fazla olduğunda insan nefes alamıyormuş gibi oluyor." dedi."Başkanımız teklifimi kabul etmedi"Beşiktaş'tan ayrılma isteğinin kendisinden geldiğini söyleyen Karaveli "Ama benim Beşiktaş'tan ayrılmam da bunlarla ilgili olmadı. Gerçeği söyleyeyim. Ahmet Nur Çebi bu talebin benden geldiğini söyledi ve insanlar buna da inanmadı. Aslında benden geldi. Ben Beşiktaşlıyım, şu anda geldiğimiz noktada takımımızın bir enerji değişikliğine ihtiyacı var dedim. Sizden rica ediyorum bunu oluşturun dedim. Başkanımız da çok net şekilde hayır hocam ben sezon sonuna kadar seninle devam etmek istiyorum dedi. Benim isteğim bir enerji değişikliğiydi. Oyuncuların tekrar kendine gelmesini istiyordum. Kupadan elendik, galibiyetler üst üste gelmedi. Oyunculardan herhangi bir saygısızlık gelmedi. Her takımda olabilecek ufak tefek sorunlar oluştu. Oyuncularla son Hatay maçının son antrenmanına kadar herhangi bir saygısızlık olmadı. Pjanic'ten ne istediysek aldık. Başkanımız teklifimi kabul etmedi. Sonraki gün ben tekrar ısrar edince, başkanımız da mecbur kalıp, bunu kabul etti. Ve Ismael hocamız göreve getirildi. Çok da başarılı olmasını istiyorum." dedi."Valerien Ismael'in çok başarılı olmasını temenni ediyorum"Valerien Ismael'in Beşiktaş'ta çok başarılı olmasını istediğini ifade eden Karaveli "Valerien Ismael ile bilgi alışverişi hep oluyor. Genç oyuncularımızın bir kısmı kampta olacak. Benim gönlümden geçen bu oyuncuların tutunarak, orada kalması. Beşiktaş'ta ilerleyen yıllarda sahada olabilecek genç oyunculara sahibiz. Oğuzhan Akgün ve Kartal Kayra kamp kadrosunda olacak. Canı gönülden kadroda tutunmalarını istiyorum. Valerien Ismael Beşiktaş teknik direktörü. Çok başarılı olmasını temenni ediyorum. Zamanla hem oynatmak istediği oyun, hem oyuncular çok farklılaşacaktır. Beşiktaş'ın önünde çok iyi bir fırsat var. İyi olacağına olan inancımı kaybetmek istemiyorum. dedi."Dünyanın her yerinde teknik direktörlük yapmaya hazırım"Süper Lig veya Avrupa'da takım yönetmek isteyip istemediği sorusuna da cevap veren Karaveli "Bunu ben kulübümden de başkanımızdan da saklamıyorum. Bunu istiyorum. Bu kararı da kulübümle beraber vereceğim. Dünyanın her yerinde teknik direktörlük yapmaya hazırım. Şu anda bununla ilgili bir şey söylemek doğru olmaz. Gönlümden tabii ki teknik direktörlük yapmak geçiyor." dedi."Keşke hüngür hüngür ağlasaydım"Beşiktaş tribünlerin kendisini çağırdığında ağlamamak için kendisini zor tuttuğunu ifade eden Karaveli "Hayatı Beşiktaş'ta geçen bir insan, bir gün Beşiktaş teknik direktörü olarak tribünlere çağırıldığında da kendimi çok tutmaya çalıştım. Çok pişmanım, keşke kendimi tutmasaydım da hüngür hüngür ağlasaydım. Yıllarca o tribünlerden oyuncuları çağırmışım ben. Yıllar sonra tribünler beni çağırmış, nasıl duygulanmayayım?" dedi."Ben Emirhan'ı oynatan antrenörüm, oynatmayan değil"Emirhan İlkhan'a sitemde bulunan Karaveli "Emirhan'ın bana söylediği şeyler var. İnsanlar eleştirmeye devam ediyor. Sorun yok. Hakarete varmadığı sürece yapılan her şeyi beğenmek zorunda değiller. Ama lütfen unutmasınlar. Ben Emirhan'ı oynatan antrenörün. Oynatmayan değil. Her zaman oynamak zorunda da değil. İnsanlar ne kadar eleştirirse eleştirsin biz Emirhan'la konuşmaya devam ediyorum. Umarım harika şeyler yapar. Ama yarınlarda işler birazcık olumsuz gittiğinde insanlar bir kenara çekilir, Önder hocası yanında olur." dedi
Uzak şehirlerden birinde Veli adında küçük bir çocuk varmış. Veli ismindeki bu küçük çocuk gittiği her yerde “ben aslında bu kadar küçük bir çocuk değilim. Ben kocaman bir dev adamım.” diyormuş. Anne ve babası bu sözleri önemsemiyor gülüp geçiyorlarmış. Velinin arkadaşları da bazen ürkseler de onunla dalga geçip oyun oynamaya devam ediyorlarmış. Arkadaşları ne kadar dalga geçerse geçsinler veli kendisinin gerçekten bir dev olduğuna inanıyormuş. Bu yüzden de etrafına ve arkadaşları olan çocuklara zarar vermemek için oyuna çağrıldığında gitmek istemiyormuş. Çünkü dev halinin ortaya çıkıp çocukları incitmesini ve onları üzmesini istemiyormuş. Ancak birçok zaman o çocuklar gibide küçük bir çocuk olmak ve o çocuklarla boş arasada oyunlar oynamak istiyormuş. Bazı zamanlarda bu oyun oynama isteğini yenemiyormuş. Koşup onlara katılıyor ve saatlerce dev olduğunu unutarak gönlünce oynuyormuş. Sonra yine dev olduğunu hatırladığında da arkadaşlarına bir zarar vermediği için kendi kendine mutlu oluyormuş. Arkadaşlarına karşı da bu kadar hassas olabildiği için kendisini tebrik ediyormuş. Kolay bir şey değil tabi ki o devasa ellerle arkadaşlarını ebelemek, arkadaşlarının ellerini sıkarken onlara zarar vermemek hiçte kolay değil. Arkadaşlarına sarıldığında onların kemiklerini kırmamış olmak kendi adına büyük bir başarı tabi ki, arkadaşı olan o çocukları sarılıp öptüğünde yanaklarına zarar vermemiş olmak kolay bir iş mi sanki? Küçük Veli her gece yatağına uzandığında tüm gününü düşünerek hem kendiyle gurur duyuyor hem de oldukça güzel bir uyku uyuyormuş. Koca bir dev olup da insanlara zarar vermemek çok önemli bir konuymuş ona göre. Günlerden bir gün yine mahallenin çocukları ile oyun oynamaya kaptırmış kendini. Küçük bir çocuk ceviz ağacına tırmanmış. Sonrada aşağı inmeyi beceremeyen bu küçük çocuk ağlamaya başlamış. Velinin arkadaşları “haydi Veli hani sen kocaman bir devdin indir onu aşağıya” demişler. Veli yukarı uzanmış ama bir türlü yetişememiş. Sonra tekrar uzanmış yine olmamış. Veli bir türlü çocuğu ağaçtan aşağıya indirmeyi başaramamış. Kendi de çok şaşırmış durumuna. “Neden böyle oldu ki” demiş kendi kendine. “Ben aslında kocaman bir devim. Böyle olmamalı ” demiş. Diğer çocuklar dalga geçer gibi “sen bir dev değilsin. Dev olan biri hemen çocuğu ağaçtan indirirdi.” derler. O zaman Veli bu duruma sevinsin mi ağlasın mı bilememiş. Annesi ile babasına anlatmış. Onlarda ” bak demek ki bir dev değilsin. O zaman arkadaşlarınla daha rahat oynayabilir ve istediğin kadar gezebilirsin.” demişler. O da artık kocaman bir dev değil de küçük bir çocuk olduğunu anlamış ve bu duruma alışmaya çalışmış. Bir kaç gün içerisinde de alışmış zaten dev olmadığına. Arkadaşları gibi sıradan ve mutlu bir çocuk olmaya başlamış. Arkadaşları da velinin doğruyu anlamasına sevinmişler ve onu daha çok aralarına almışlar. Eskiden söylenen şeyleri daha fazla konuşmamışlar. Bazı zamanalar Veliye takılsalar da çok fazla Velinin üzerine gitmemişler. Günler geçmiş Veli iyice dev olduğunu unutmuş ve oyun oynarken biraz oyunun dozunu kaçırmış. Arkadaşlarını öperken onlara sarılırken daha sert olmaya başlamış. Artık arkadaşları ile eşit olduğu için çok fazla nazik olmasına gerek yok diye düşünüyormuş. Çocuklar bu sertlikten şikâyetçi olup Veliyi anne ve babasına şikâyet etmişler. Annesi ve babası Veliyi uyarınca veli yine düzelmiş. Çünkü arkadaşlarını kaybetmek üzereymiş. Aradan uzun zamanlar geçmiş mevsimler mevsimleri kovalamış. Veli çok büyümüş. En sonunda dokuz yaşına basmış. Arkadaşları ile iyi geçinse de arada sırada haylazlıkları da olmuyormuş değilmiş. Anne ve babası uyarınca hemen düzeliyor ama biraz zaman geçince yine o yaramazlıkları yapıyormuş. Hem yaramaz hem uslu birçok özelliği olan bir çocuk olmuş. Günlerden bir gün arkadaşları ile elim baş oyunu oynuyorlarmış. Her tarafı toz içindeymiş. Oyun oynayan arkadaşlarına görünmeden ortadan kaybolmuş. Arkadaşları da Velinin nereye kaybolduğunu merak etmemişler. Çünkü onun kaybolduğunu bile fark etmemişler oyun telaşından. Saat baya geç olmuş. Eve gitmesi gereken çocuklar bir türlü eve gitmemek için direniyorlarmış. Sonra birden misket oynayan çocukların arkasında bulunan moloz yığınlarının ve yıkıntıların arkasından devasa bir şey çıkmış ortaya. Çocuklar çok korkmuşlar. Kafası insan kafasına benzemiyormuş, vücudu da çok acayip bir haldeymiş, ne insana benziyormuş ne de hayvana benziyormuş. Çocuklar bağrışmaya başlamışlar. Etrafta bas bas bağırarak “imdattt bu bir dev” demeye başlamışlar. Hem korkuyorlar hem de bu devi görmek için birbirileri ile yarışıyorlarmış. Daha küçük olan çocuklar korkularından altlarına bile kaçırmışlar. Anneler kocaman sopalarla ve küreklerle aşağıya inmişler. Amaçları devden çocuklarını korumakmış. Devin üzerine doğru ellerinde sopalarla koşturmuşlar. Dev kükreyince hemen terliklerini bile arkada bırakarak geri geri kaçmışlar. Artık herkes çok korkmuş. Ağlaya ağlaya kaçışmaya başlamışlar. Birden bire dev ne olduysa hemen ortadan kaybolmuş. Kimse nasıl kaybolduğunu anlamamış bile. Nereye gittiğini nasıl gittiğini gören olmamış. Birden bire ortaya çıkan o koca dev yine birden bire ortadan kayboluvermiş. Tabi ki bu koca dev küçük Veliden başkası değilmiş. Uzun sopaları geçirmiş ayağına birde büyük bir çuval giymiş. Olmuş mu sana kocaman bir dev. Onun amacı da dev olmak nasıl bir şeymiş merak etmektir. Ondan böyle bir şey yapmış. Çocukken kendini dev sanmasının sebebi de kendisinin de devlerden korkuyor olmasıymış. Bugün gerçekten devam görse o da korkarmış. Yatağına uzandığı yerden yaptığı şeyi düşünüp gülümsemiş. “Artık dev diye bir şey yok. O dev nasıl olsa bendim. İyi ki de bendim. Artık ben bile korkmuyorum devlerden” demiş. Böylece devlerin olmadığını kendisine bile ispatlamış. Yatağında huzurlu ve mutlu bir uykuya dalmış. Yazım Hataları Giderildi.
Son zamanlarda genç jenerasyonun en çok konuşulan erkek oyuncularından biri Onur Tuna... atv'de yayınlanan 'Hayat Devam Ediyor' dizisinde 'Siraç' karakteri ile hayatımıza giren bu genç adam, şimdiden özellikle genç kızların beğenisini kazanmış durumda. Onun için yeni Kıvanç Tatlıtuğ diyenler de var, Kenan İmirzalıoğlu'na benzetenler de... İlk oyunculuk deneyimiyle başarılı bir çizgi yakalayan 27 yaşındaki Onur Tuna, oyunculukla ilgili düşüncelerini Yeni Aktüel dergisinden Neslihan Perker ile paylaştı. İşte anlattıkları... EĞİTİM ÖNCELİĞİMİZDİ Dizide canlandırdığınız karakterin ismi olan 'Siraç' ne anlama geliyor? Nur getiren anlamına geliyor. Şimdiye kadar neler yaptınız? Ortaokulda Galatasaray yıldız takımda basket oynadım. Eğitim hep ilk önceliğimdi. Babam öğretim üyesi bir matematikçi sonuçta Analitik beyin yani... İspatçı bir beyin. Eğer profesyonel olup, basketi meslek olarak seçeceksem konuyla ilgili vasıflı olmam lazımdı. Demek ki o kadar yetenekli değilmişim! RUHUM ÖZGÜR Demek ki ileride başka şeyler yapacağınızı hissettiniz? Okulda sahne sanatları ile ilgili aktivitelerde hep rol alırdım. Ruhumu özgür hissedeceğim bir şey yapmak istiyordum. "İsmail bey, evraklar hazır" diyen bir adam olamayacağımı çok küçük yaşta hissettim. Çocukluğumdan beri yaramazdım, evin küçük çocuğuyum. Abim de bir matematikçi. Üniversitede iktisat bölümünde okudum. İktisat okudum ama oyuncu oldum. Matematikçi bir babanın oğlu olarak, sizin farklı bir karakterinizin olması, kendisiyle çatışma yaşamanıza neden oldu mu? Babam çok naif bir adamdır. Hep serbest bıraktı beni, sebebini arardı yaptığım şeylerin. Gencim ve öğreneceğim çok şey var. Enerjimi gülerek karşılıyor doğru yolda olduğumu bence biliyor. Ayrıca babamla duygusallığımız da çok benzer. Babam, annem için şiir yazardı, "Hadi şunu bestele, annen geldiğinde çalarsın" derdi. Ağaç yaşken eğilir; ufakken size bir şeyler aşılarlar, siz 20'li yaşlarınızda zamanında aşılanan şeyle ilgili aydınlanma yaşarsınız. AŞKTA CESUR OLURUM Bir kadına hiç şiir yazdınız mı? Yazmaz olur muyum... Yazdım. Ama hoşlandığınız her kadına yazmanız imkansız. Sadece aşık olmak zorunda da değilsiniz şiir yazmak için, yaşadığınız birçok şeyi şiire aktarabilirsiniz. Duygularınızı, mutluluklarınızı, acılarınızı... Hayatınızdaki en büyük acıyı ne yüzünden yaşadınız? Üniversitede aynı evde yaşadığım arkadaşım bir tekne gezisinden dönerken sebepsiz yere Taksim'de bıçaklandı. Ege Üniversitesi'nden mezun olmuştu, inşaat mühendisiydi, askerden gelip Zorlu Holding'de iş bulmuştu. Evini, hayatını kurmuştu ki, bu olay oldu. 'Hayat Devam Ediyor' süreci nasıl ilerledi? Aslı İslamoğlu ile çalışıyorum, öncelikle onun vasıtasıyla bu projeden haberim oldu. İkinci görüşmeye Mahsun Abi çağırdı, inanılmaz ve çok enerjik bir adam. Bana güvendiğini düşündüm. İlk projem; çok yeniyim, gelişeceğim. Dizide babanızla Fikret Kuşkan olan ilişkiniz çok ön planda. Sizden iyi baba olur mu? Herkes 'iyi baba' olursun diyor. Siz ne diyorsunuz? Baba olmayı düşününce o çocuğu severken içime sokmak gelir, fazla değer veririm. Daha yeni amca olacağımın haberini aldım, elim ayağıma dolandı öğrenince. Aşkta cesur mu olursunuz, yoksa korkak mı? Cesur olduğum zamanlar da oldu, aksi türlü de. Hazır olduğumu hissettiğim zamanlar cesurdum. Ama yeni bir ilişkiden çıkmışsam işler değişir. Sayfa HAYALİMDEKİ KADIN... Hayalinizde bir kadın profili var mı? Şu anda öyle bir dönemde değilim ama hayal kurduğum zamanlar oldu. İstediğim tek şey dürüst olunması. Yollar ayrılabilir, ben dahil kimse alternatifsiz değil. İnsanın özünde menfaat duygusu ve bencillik var. Sabırlı bir insanım ben, karşımdaki farklı düşünmeye başlarsa bunu sindiririm. 'Ne oldu', 'Neyin var' gibi soruları sevmiyorum çünkü gerçek gelmiyor. Klişe ilişki kalıplarımız var. FENERBAHÇELİ OLDUĞUMU GİZLEDİM Fenerbahçelisiniz ama Galatasaray'da basket oynadınız. Tuhaf olmuyor muydu sizin için? Orta ikinci sınıftaydım o zamanlar. GS tesislerine ilk gittiğimde en başarılı oyuncular dahil herkes oradaydı. Bazıları biliyordu FB'li olduğumu, laf atıyorlardı. Hocamız Ömer Petorak, "Oğlum böyle nasıl oluyor" derdi. Tuttuğum takıma karşı fanatizm boyutum yoktur aslında. Takımdakiler ellerini üst üste koyup "Cim-bom bom" diye bağırdıklarında ben de bağırırdım ama içsel olarak Fenerbahçeli olduğumu gizlerdim. ONUR TUNA KİMDİR? 2 Temmuz 1985 yılında Çanakkale'de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde eğitim gördü. Müzikle uğraşıyor Ege Üniversitesi Konservatuvarı'nda ses eğitimi aldı. Ortaokul yıllarından itibaren lisanslı olarak voleybol ve basketbol oynadı. İzmir'de dört yıl profesyonel mankenlik yaptı. İzmir Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde oyunculuk eğitimi aldı. Sabah http // Kenan İmirzalıoğlu Kıvanç Tatlıtuğ Galatasaray Aktüel Magazin Haberler
Teknik Direktörüz Mustafa Er, Özlüce İbrahim Yazıcı Tesisleri’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Mustafa Er, “Bandırmaspor maçını kaybettikten sonra çok zor günler yaşadık. Burada antrenman yapmak, personelle yüz yüze gelmek ve son maça çıkmak acıydı. Son vazifemizi bu sezon için yerine getirmek gerekiyordu. Menemenspor maçında da matem havası gördük. Travma yaşadık. Basın toplantısında çok doğru ifade edemedim kendimi. Geçen seneki Başkanımız Erkan Kamat’la alakalı söylememem gereken şeyleri söyledim. Bu yüzden üzgünüm. Geçen senenin ne kadar önemli ve değerli olduğunu tam anlayamadık ve anlatamadık. Çok büyük bir olaydı. Süper Lig şampiyonluğundan sonra Bursaspor tarihinin en önemli sezonu diyebiliriz. Düşme adayıydık ama hem Türkiye hem de Avrupa’nın konuştuğu takım haline geldik. O takımdan 8 isim transfer yaptı. 7 oyuncumuz Süper Lig’e, 1’i de Avrupa’ya gitti. Hepsi de geçen sezonki performanslarıyla transfer yaptı. 50-55 milyon TL civarında da kulüp gelir elde etti. Çok az gelir elde edildi. En az 3-4 katı değerle gitmeleri gerekiyordu. Maalesef bu anlamda da oyuncuları kaybetmek kulübü zarara soktu. Bursaspor’la 3 farklı dönem yaşadık. Çok ciddi fedakarlıklar yaptık. Maddi ve manevi… Ben burada para konuşacak durumda değilim. Manevi anlamda da çok eve gitmediğimiz geceler oldu. Ama hepsi helali hoş olsun. Bu sene dahil, her sene ekibimle birlikte elimizden gelenin en iyisini yaptık. Yatağa başımı koyunca rahat uyuyorum. Ama her Bursasporlu gibi de çok üzgünüz” ifadelerini kullandı. Biz Pozitif Kalmaya Çalıştık İki başlı bir yönetim şekli vardı sezon başında. İlerleyen süreçte bunu net fark ettik. Seçim sürecinde taraf olmak istemedik. Ancak camianın ve taraftarın istediği yönde bizle çalışmak isteyen yönetim, bizimle çalışmak istemediğini anladık. Seçimi kazanmak için bizi kullandılar. Bu senenin geldiği noktada burası aslında. Her şeyi biz biliriz modu işlemedi. Bizim transfer listelerimiz hazırdı. Kongre bitince biz ofis tuttuk ve listelerimizi her gün güncelledik. Bizim elimize liste gelmedi’ dendi. Mümkün değil. 5 farklı liste verdik. Tahtanın mevcut durumuna ben de az çok hakimdim. Birçok oyuncu açılacağına inanmıyordu. Ya da açılınca görüşelim deniyordu. En büyük problem iki farklı başkan ve anlayış vardı. Ciddi problemler oldu. Biz bunlardan bağımsız, sorun çıkarmadan hep pozitif kalmaya çalıştık. Biz kamplarda bile idman arası oyuncu bakıyorduk. Oyunu Bozan Taraf Olmak İstemedik Menajerler içeri girdi. O malum menajer de içeriye girdi. Açığı buldu… Menajerin kendisi ile problemim yok. Benim problemim menajerin eylemleriyle. Oyuncu getirebilir ama burayı dizayn edemez. Menajer takımı olma yolunda ilerledik. Artık transfer açıldı ve Bursa’ya döndük. Bolu kampının son gününde görevi bırakacaktık. Hatta Ankaragücü maçını oynadık kampın son günü. O gün otele dönerken Luka Capan’ın transfer edildiğini öğrendik. Bırakın transferin oyuncunun adını bile bilmiyorduk. Biz bu işin dışında kalacaksak göreve de devam etmeyelimi düşünüyorduk. Ama oyunu bozan taraf da biz olmayalım istiyorduk. Devam etme kararı aldık. Maç haftası da birçok oyuncu geldi. Luka, Ofosu, Matavz ve Bruno bize danışılmadan geldi. Hasan Ayaroğlu, Namiq Alasgarov, kaleci Erhan Erentürk de bizim istediğimiz oyunculardı. Fenerbahçe’den de kiralık olarak Uğur Kaan ve İsmail Yüksek’i istedik. Maç haftası da Jorquera geldi. Jorquera’nın tahtada ciddi bir alacağı var, bize de 'hocam bu futbolcuyu alabilir miyiz?’ dendi. 1,5 yıl top oynamamış bir isim. Kalitesi çok iyi futbolcu. Tahta için problemse alabilirsiniz dedik. Ona bile bize sakat oyuncu aldırdı dediler. Kulübümüzü UEFA'ya Vermişler Transfer edilen oyuncuların çoğu kamp geçirmemişti. Bizler de kendileri ile kamp yapmadık. Ligin başı bizim için sancılı olabilir, 3 hafta sonra Milli ara var, özellikle de 7 hafta sonra bir kez daha milli ara var ve 8. Hafta ile birlikte çok iyi işler yapabileceğimizi düşündük. Bunu da söyledik. Adanaspor maçına bile geçen seneden 4 eksikle çıktık. Erhan Erentürk ve Ofosu’yu oynatabildik. Maçtan sonra yönetimsel anlamdaki mesajlar, burada devam edemeyeceğimizi anladık. O gün olmasa 2-3 hafta sonra olacaktı. Fotoğraf net belliydi. Adanaspor maçını kazanır veya kaybedebilirdik. Bizim hazırlık sürecimiz daha yeni başlıyordu. Ama bunlara rağmen yapılanlar ortada. Biz de görevi bıraktık. Ondan sonrasını bilemiyorum. Ama tekrar göreve geldiğimde futbolcuların kulüple arasına ciddi mesafeler girmiş. Yabancı oyuncuların çoğu Bursaspor’u FIFA’ya vermiş. Biz onlarla konuştuk, birçok şeyin düzeleceğini söyledik. Ama oyuncuların ev kirası ödenmemiş, arabası bozulmuş yapılmamış, para verilmemiş birçok sıkıntı ile karşılaştık. Oyuncuların morali düşüktü. Ama Bursaspor Kulübü’nün ödeyemeyeceği mukaveleler yapılmış. Oyuncular muhattap bulamamış. Gelinen süreçte de inanılmaz samimiyetsiz ve güvenilmez bir ortam oluşmuş. Futbolcular da sizin umurunuzda değilse bizim de urumuzda değil psikolojisine bürünmüş. Bizler de yeni yönetimle birlikte gerekenleri elimizden geldiğince yapmaya çalıştık. Tükenmiş bir grup vardı. Ciddi mesailer harcadık” Erhan Erentürk'ün Parmağı Kırıkmış Erhan Erentürk’ün parmağının kırıldığını çıktığımız ilk antrenmanda anlıyoruz. 4 maç kırık parmakla oynamış. Ben de böyle mümkün değil oynatamam dedim. Elton Acolatse de ağrılarım var dedi. Ayak tabanında ciddi bir sakatlık var. Onun da ayak parmağında kırık varmış. Ofosu’nun durumu ortada. Devre arasında 9 oyuncu ayrılıyor. Takıma da 4 oyuncu alınıyor. Bir santrafor üç de kanat oyuncu alınıyor. Pedro’nun sağlık raporundan sakat olmasına rağmen alınıyor. Maç oynamamış futbolcular alınıyor. Enver Cenk Şahin, adalesini yırttı zaten. O da gitti. Stoperler gidiyor, stoper alınmıyor. Furkan Emre Ünver de sakatlandı. İki stoperle haftalarca maç yaptık. Kubilay kadro dışı bırakılmış. Kaleci, stoper, orta saha alınması lazım alınmamış. Mantıklı ve sağlıklı transfer yapılsa bu takım yine düşmezdi. Ama biz buna rağmen elimizden geleni yapmaya ve çözüm üretmeye çalıştık. Sürekli oyuncuların dakikalarını bölüp hazırlamaya çalıştık. Sonra Onur Atasayar’ı da kaybettik. Her geçen gün içerde ve dışarıda problemler yaşadık. Biz göreve geldiğimizde Balıkesirspor’u saymazsak sonuncuyduk. Ukrayna'dan Oyuncu Almak İstedik O dönemde Gerson Rodriguez çok istedik. Her türlü kişiyi devreye soktuk. Oyuncu bize gelmedi. Oyuncular burayı da tercih etmedi. Siz para da ödeyemiyormuşsunuz diyorlar. Bunlar geride kaldı. Hala Bandırmaspor maçı aklımdan çıkmıyor. Bandırma maçına kadar çok iyi mücadele ettik. İpleri elimize aldık. Ama olmadı. Çok zor bir süreçti. Bu sürecin etkisi hala yaşıyorum. Ruh halim iyi değildi. Menemenspor maçında 90 dakika durabilmek dahi çok zordu. O maçı yaşamamız lazımdı. O stattaki atmosferi hayatım boyunca unutmayacağım. Bu süreç maalesef yaşandı. Ligin geneline bakıldığında 42-43 puan yeterli gibi duruyordu. 44 puanla ligde kalınmayacağını kimse düşünmezdi. Rakiplerimiz ekstra kazandı. 45’te yapsak bence yine olmayacaktı. Son hafta puan cetveli böyle olmayacaktı bence. Siz ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten. Biz Bandırmaspor’u yenmemiz lazımdı. Ama olmadı. Ben bu kulüp için her şeyimi verdim. Ama bu sezon gücümüz yetmedi. Böyle bitirmek istemezdik. Fakat sezon başında her şey normal olsaydı biz ilk 2’den çıkmıştık ya da Play-Off’taydık. Biz 4 yılda 2 kez küme düştük. Kimse bunu konuşmuyor ve irdelemiyor. Sorumlu olanların hiçbiri konuşmaması lazım. Kafasını kuma gömmeli. O mahcubiyeti yaşamalı. Yaşananlar hiç normal değil. Kulübü kendi haline bıraksanız bu kadar olmazdı Vefa Temel Sözleşmesini Feshetmedi Vefa Temel sözleşmesi feshetmedi. Fesih hakkı elinde sanırım. Şu an yönetimle birlikte görüşeceklerdir. Umarım bünyede kalır. Bizim genç oyuncuların önüne proje koymamız lazım. Onların da kendilerine göre düşüneleri var. Saygı duyuyorum. Ama bu kulüp onlara çok şey verdi. Şahıslara kızıp hareket etmemek lazım. Kulübün menfaatleri doğrultusunda devam etmemeliler. Şahıslar hata ve yanlış yapabilir. Ama bunları kulübe yüklememek lazım. Biz her şeyimizi bu kulüpte kazandık. Ama oyuncuların önüne de bir organizasyon bir şablon koymak lazım. Sağlıklı Düşünemiyorum Yönetimle bu konuyu görüşmedik. Henüz yeri ve zamanı değil. Benim için süreç hala devam ediyor. Hala noktalanmadı. Sağlıklı düşünmek lazım. Kulübün çıkarları ve menfaatleri neyi gerektiriyorsa o olmalı. Bizim doğrularımız ve yanlışlarımız belki kulübün menfaatleri ile çatışabilir. Benim net fikrim var ama bunu net olarak söylemek istemiyorum. Şu an çok sağlıklı düşünemiyorum. Kulüp için en mantıklısı neyse hem benim için hem de oyuncular için o karar verilmeli. Gece kulübü meselesi ile ilgili şunları söyleyeyim… Biz Pazartesi günü antrenman yaptık. Salı günü top başı yapacaktık. Gittiği günle alakalı sıkıntı var. Malum mekana Pazartesi gece gidiyor. 3 yerli 2 yabancı oyuncu gidiyor. 5 futbolcu. Benim haberim ertesi gün haberim oluyor. Bir taraftarımız beni bilgilendirdi. Kendisiyle görüştüm. Bandırmaspor maçına 5 gün vardı. Kader maçı olarak bakılıyordu. Çarşamba günü oyuncularla konuştum. Yaptıklarının yanlış olduğunu biliyorlardı. Ancak bu oyuncularla alakalı yönetim kurulu ve bizlerin yaptırım uygulamaması gerektiğini düşündük. Mekanda 1 saat kalıp çıkıyorlar. Keşke girdikleri anda haberimiz olsaydı. Bifouma’nın yaptığını daha önce görmedim. Balıkesirspor maçında ilk 11’de oynattık. Milli Takım’a gitti ve sakatlandık. Biz geri dön dememize rağmen dönmedi ve 1 hafta orada kaldı. Antrenmanlarda ağrıları vardı. Dönüşlerimde problem var ve koşamıyorum’ dedi. Biz de kadroya almadık. İstediğimiz performansı da göremiyorduk. İstanbulspor maçına giderken de farklı sistemler düşündük. Son idmanda da üçlü sistem denedik ve 15 dakika Bifouma’yı yedekte kullandık. Daha kimi oynatacağımıza da karar vermedik. Tercüman arkadaşımızı bizim yanımıza gönderip Bifouma deplasmana gelmek istemiyor dedi. Keyfe keder gelmek istemedi. Savaşa giderken gemiyi terk etti. Takım içinde de sıkıntı oldu bu durum. O kararından sonra takımdan uzaklaştırdık. Sonra da hatam yaptım bir daha olmayacak dedi. Takım arkadaşlarında da özür diledi. Biz de takıma dahil ettik. Oyuna sonradan girince daha fazla katkı sağladığını düşündük. İlk 11’de oynayınca katkı veremiyordu. Ama yedek olduğunu duyunca dünyası yıkılıyor. Özel hayatında da hiç kendisine dikkat etmiyordu. Negatifti. Manisaspor maçında da ciddi katkı koydu. Denizlispor maçında da öyleydi. Ama diğer maçlarda istediğimizi alamıyorduk. İstanbulspor maçında yaptığı olayın yenilir yutulur tarafı yok. Keyfe keder maça gelmek istemediğini söyledi ama biz takımın menfaati için takıma soktuk tekrar.
ben aslında oyuncu değilim ama birçok oyuna dahil oldum şiiri