♦️ Yöremizdeki Yer Adları Ile Ilgili Efsaneler
f8s77er. Yıkılış Efsanesi - Adana Efsaneler - Efsane - Efsane yıkılış - Yer adları Efsaneleri - Yer Adları İle İlgili Efsane Tarih boyunca bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış Çukurova yöresi, bağrında gelişen kültür zenginliği ile eşsiz bir değere sahiptir. Yörede hüküm sürmüş medeniyetlerin çeşitliliği; bölgeye hakim olma arzusu kadar, ona hakim olanların "kaybetme" korkusu; bir çok efsanenin doğuşuna da ilham kaynağı olmuştur. Asırlardır kulaktan kulağa dolaşan efanelerin de etkisiyle, Adana yöresinde söylenegelen bir deyiş vardır "Misis yılanla, Ceyhan yelle, Adana selle gidecek..." Bu sözün temelinde şu inanış yatmaktadır Adana, Seyhan Nehri'nin yanı başında bir düzlükte kurulmuştur. Eskiden nehir sık sık taşar, evleri, köyleri yıkar, tarlaları su altında bırakırmış. Adana'da sık sık sel olduğu için birgün şehrin bu yüzden yok olacağına inanılır. Ceyhan'da ise evler çok eskiden topraktan ve kamıştan yapılırmış. Her yanı açık olduğu için, kuvvetli bir rüzgârda birçok ev yıkılıp gidermiş. Misis'in yılandan gitmesine gelince, bu da yine yörede çok bilinen Şahmeran efsanesi ile birlikte anlatılır. Efsaneye göre Misis yakınında küçük bir dağın tepesine kurulmuş, Yılankale denilen bir kale vardır. Bu kalede sütle beslenen birçok yılan varmış. Bu yılanlar, bir gün sütsüz kalıp kaleden çıkacaklar ve Misis'e inerek orada yaşayanları sokacaklarmış.
Kendi yörenize veya ülkemizin çeşitli yörelerine ait destan, efsane, halk hikayeleri ile ilgili araştırma yapınız. Ülkemizde çok sayıda, efsane ve halk hikayeleri ağızdan ağıza dolaşmaktadır. Bunlardan bazılarını özet olarak verelim. Gordion Polatlı çevresinde Gordion adlı bir kentin kalıntıları vardır. Bu mitolojik kentle ilgili bir çok efsaneler anlatılır Lidya Kralı Midas zamanında geçen efsanede kentin yönetici seçimi vardır. O zamanın Gordion kentinin ünlü alimi bir kehanette bulunur. Kentin ve ülkenin gelecekte kralı olacak kimse bu gece yarısına doğru saman yüklü bir arabayla kente girecektir. Kâhinin bu kehaneti üzerine bütün kent halkı gece uyumaz, sabaha kadar kente gelecek yeni kralı beklemeye başlarlar. Gordion adındaki çiftçi, hazırladığı samanını kentte satmak için sabah erkenden yola çıkar. Gecenin karanlığında yolculuğunu sürdürerek kente gelir. Bu çiftçi ünlü Kral Midas’ın babasıdır. diye efsane devam ediyor. Anadolu Tarihteki bir çok medeniyetin beşiği olan Anadolu, çeşitli uygarlıklara yurt olmuş cennet bir ülkedir. Anadolu adının nereden geldiği sorulduğunda şöyle bir efsane anlatılmaktadır Ankara’nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Taşlıca Köyü’nde geçer bu efsane. Taşoluğun önünde güzel bir çeşme vardır. İşte bu çeşme efsanenin ana kaynağıdır. Asırlar önce çeşmenin bulunduğu yerler hayli ıssızdır. 15. yy. da bir Türkmen subayı, ordusunun önünde seferden dönmektedir. Ordusu o kadar yol katetmiş ama su bulamamıştır. Bitkin haldeki askerlerin susuzluktan dudakları kavrulmuş, neredeyse ölmek üzeredirler. Koca ordu nice zaferler kazanmış, bayrağını yere değdirmemiş, başı dik ordu neredeyse susuzluğa yenilmek üzere. Ümitler kaybolmak üzere iken, bir Türkmen kadını belirir uzaktan. Elinde kocaman bir ayran bakracı. Önüne çıkan askerlere elindeki tası doldurur verir. Kimisinin matarasına doldurur. Bütün askerlere ayran içirir, yine de ayranı bitmez. Kocaman orduda ayran vermediği asker kalmaz. Matarası dolu olan askerlere bir daha seslenir; “Oğlum uzat mataranı doldurayım,” diye. “Ana doludur,” derse de askerler. “Ana doludur.” “Ana doludur.” Ana dolu, diye cevap veren askerler mataralarında ayran dolu olduğunu belirtirler. Böylece günümüzde yaşadığımız bu toprakların adı, o günden sonra Anadolu olarak anılmaya başlanır. Kırk Yıl Sırtında Odun Taşıyan Şair Yoksul Yunus sırtıyla kırk yıl dağdan odun indirdi. Kırk yıl sabretti yüreğine aydınlığın doğacağı günü bekledi. Sivrihisar’a bağlı Sarıköy derler bir köy vardı. Burada Yunus adında genç bir adam yaşıyordu. Taptuk Emre adında bir yol göstericinin kapısına sığınmıştı. Başka insanlarda vardı burada. Taptuk Emre Yunus’u dağdan odun getirmekle görevlendirmişti. Yunus her gün dağa gitti, odun getirdi. Bunlar öyle odunlardı ki oklava gibi dümdüzdü. “Niçin hep düzdün odun getiriyorsun? Ormanda hiç eğri odun yok mu?” diye soranlara “Taptuk’un kapısına eğri odun yaraşmaz,” karşılığını verirdi. Bir yıl değil, beş yıl değil, yoksul yunus tam kırk yıl hergün dağdan odun taşıdı. Durumundan kimseye yakınmadı, yazıklanmadı. Diğer Efsanelerin sadece adını yazalım. Nilüfer Hatun Efsanesi Karacadağ efsanesi Dağ başını bekleyen kız sarı kız efsanesi Afyonkarahisar Efsanesi Şahitler kayası efsanesi Şahmaran efsanesi Egeden bir çingene efsanesi Hep büyük diye öten kuş efsanesi Peribacalarının perileri efsanesi
Sözlü olarak halkın arasında yaşayan, çoğu zaman gerçeğe yakın aşk ve kahramanlık gibi olaylara dayalı hikayelere “Halk hikayesi” ya da “Halk öyküsü” denir. Türk edebiyatının en eski anlatım geleneğini oluşturan destanlar, birtakım değişikliklere uğrayarak yerini zamanla halk hikayesine bırakmıştır. Uzun bir süre anlatım geleneğimiz olan halk hikayeleri de yerini modern hikayeye bırakmıştır. Bu nedenle halk hikayeleri için destan ile modern hikayeciliğin arasındaki bir köprüdür yorumu Hikayesi Nedir?Türk edebiyatında özellikle 16. yüzyılda Anadolu halkı arasında bu geleneğin yaygınlaştığı görülür. Özellikle 15. yüzyıldan sonra destan geleneğinin kaybolduğu ve onun yerine halk arasında bu hikayelerin anlatıldığı bilinir. Halk hikayesi, destan geleneğinin bir devamı niteliğinde olduğu için yer yer destansı özellikler gösterdiği görülür. Türk edebiyatında destandan halk hikayesine geçiş eseri olarak “Dede Korkut Hikayeleri” kabul görür. Dede Korkut Hikayeleri incelendiğinde taşıdığı özellikler hem halk hikayesi hem de destansı özellikleri göstermektedir. Bu da eserin geçiş dönemi eseri olduğunu gösterir. Halk hikayeleri aynı zamanda araştırmacılar tarafından hikayeye ve romana geçiş eserleri şeklinde yorumlanır. Halk hikayelerinin merkezinde halka mâl olmuş belirli kahramanlar yer almaktadır. Herkes tarafından tanınan bu kahramanların başından geçen olaylar, genellikle aşıklar tarafından halka anlatılmıştır. Ellerindeki sazla hikayeleri anlatan aşıklar, hikayeleri nazım-nesir karışık bir şekilde anlatmıştır. Özellikle kahramanların birbirleriyle olan konuşmaları, duygusallığın ağır bastığı yerler nazım şekilde Hikayesi Özellikleri1. Halk hikayeleri destan geleneğinden doğmuş ve onun yerine geçmiştir. Daha sonra ise yerine modern hikayeye Nazım-nesir karışık bir şekilde anlatılır. Hikayenin anlatıldığı yerlerde nesir; duyguların ifade edildiği, konuşmaların yer aldığı bölümler ise nazım olarak Bu hikayelerde genellikle aşk ve kahramanlık konuları Halk hikayelerinin anlatıcıları ise çoğu zaman meddahlar ve saz çalan aşıklar Söyleyeni belli değildir, yani halk hikayeleri Herhangi bir yazara değil de halkın ortak malı olduklarından ait oldukları dönemin zihniyetini Destanlara kıyasla olağanüstülük daha Destan ve roman arasında bir köprü görevi görmektedir. Yani destanların romanlara dönüşmesinden önceki son Anlatılanlar gerçekten yaşanmamış Belirli kahramanlar üzerine Konuları bakımından iki başlıkta sınıflandırılır aşk ve kahramanlık Çoğu hikaye “İlahi bakış açısı” ile anlatılır. Yani anlatıcı tüm olanlara, geçmişe ve geleceğe vakıf Halka hitap ettiği için halkın konuştuğu günlük dille anlatılır yani dili Göre Halk HikayeleriKonularına göre halk hikayeleri üç başlıkta Hikayeleri Bu hikayelerinin merkezindeki konu olarak aşktır. Türk halk öyküleri içerisinde en fazla kullanılan tema aşktır. Aşk temalı halk hikayelerinin başlıca örnekleri şunlardır Kerem ile Aslı, Ercişli Emrah ile Selvihan, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Temalı Kahramanlık Hikayeleri Bu tür hikayelerin merkezinde ise bir kişinin gösterdiği kahramanlıklar yer temalı kahramanlık temalı halk hikayesi örnekleri ise şunlardır Hayber Kalesi, Battal Gazi, Danişment Halk Hikâyeleri İçerisinde destansı özellikler barındıran hikayelerdir. Örneğin Dede Korkut Hikâyeleri ve Köroğlu Hikâyesi bu türdeki hikayelere örnek Hikayesi BölümleriTürk halk öyküleri genel anlamda beş farklı bölümden oluşmaktadırFasıl Hikayeye başlanmadan önce anlatıcının dinleyiciyi hazırlamak için söylediği türkü ve okuduğu şiiri içeren Halk hikayesinin giriş bölümüdür. Burada aşık dinleyicilerin dikkatini çekmek birtakım tekerlemeler söyler ve kahramanlar tanıtılır. Eski kahraman ve aşıklarda bu bölümde Olay Bu bölümde ise halk hikayesinin asıl konusu anlatılır. Halk hikayesinin en uzun ve ana bölümü Bu bölümde ise halk hikayesi sonlandırılır. Kavuşamayan tüm aşıklar için bir dua edilir. Bu bölüm genellikle anlatıcı tarafından “Ustamızın adı Hıdır, elimizden gelen budur.” sözleriyle Hikaye bittiğinde hikayeden bağımsız olarak anlatılan efsanelerin yer aldığı Hikayesi ile Destan Arasındaki Farklar* Destanlar manzum şekilde söylenirken halk hikayeleri nazım-nesir karışık bir şekilde anlatılır.* Destanda olağanüstü özellikler ağır basarken halk hikayeleri gerçeğe daha yakındır.* Destan kahramanları yaşamış kişilerden oluşurken halk hikayelerindeki kişiler hayali olabilir.* Halk hikayeleri destanların devamı niteliğindedir. Destanlar yerini halk hikayesine ilgili çalışma soruları1 Halk hikayesi nedir?2 Halk hikayesinin özellikleri nelerdir?3 Halk hikayesinin bölümleri nelerdir?4 Halk hikayesi çeşitleri nelerdir?Halk Hikâyesi PDF + VideoAşağıdaki bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Edebiyat Ders Notları PDF” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla bağlantılardan Deniz Hoca tarafından hazırlanmış olan “Halk Hikayesi PDF Çalışma Kağıdı” dosyası ile slaytını indirebilir, öğrencileriniz ve arkadaşlarınızla ÇEKEBİLECEK YAZILAR ⇒ PDF / Slayt ⇒ Ders Konuları ⇒ TYT Türkçe ⇒ AYT Edebiyat
Haberler > Türkiye’deki 30 Şehrin İsmini Nasıl Aldığına Dair İlginç Hikayeleri - 1843 - 0206 1. Adana Bizanslı İstefan, Adana'yı Tarsus'la harbeden Adanos ve Saros adında iki kardeşin kurduğunu ve bunlardan Adanos'un ismini şehre ve Saros'un da ismini nehre koyduklarını yazmaktadır. 2. Adıyaman Adıyaman ilk zamanlarda, Piran Köyü'nün yerine kuruluydu ve Perre adını taşıyordu. Daha sonra Emeviler, buraya bir kale yaptırdı. Kent de Mansur'un Kalesi anlamına gelen ''Hısn Mansur'' adıyla anılmaya başlandı. Kent, 1. Selim zamanında alınınca Türkler, buraya Adıyaman demeye başladılar. 3. Afyonkarahisar Eski adı Akroenos olan şehri Selçuklular uzun süren bir kuşatmadan sonra ele geçirdiler. “Hisar” kuşatma anlamına gelir. Acılarla elde edilen yere “Karahisar” dediler ve orada, kara taşlardan bir kale kurdular. Onaltıncı yüzyılda bölgede afyon yetiştirilmeye başlayınca, Karahisar’ın başına bir de Afyon eklendi ve şehir “Afyonkarahisar” adını aldı. 4. Aksaray Selçuklu Sultanı İzzettin Kılıçlararslan bu şehre çok sayıda yapı yaptırmıştır. Şehir ise ismini, şehirde yaptırılmış olan büyük ve beyaz bir saraydan almıştır. 5. Amasya Amasya şehrini tarihçi Strabon’a göre Amazon karalı Amasis kurdu ve ona Amasis kenti anlamına gelen “Amasesia” ismini verdi. 6. Ankara İslam kaynaklarında Ankara’nın adı Enguru olarak geçer. Kimilerine göre Ankara sözü Farsça “Üzüm” anlamına gelen Engür’den, ya da Yunanca’da Koruk anlamına gelen 'Aguirada'dan türemiştir. Bazılarına Hint-Avrupa dillerindeki “Eğmek” anlamına gelen Ank ya da Sankskritçe de; “Kıvrıntı”, anlamına gelen 'ankaba'dan veya Latince’den çengel anlamına gelen 'uncus'dan türediği ileri sürülmektedir. Frig dilinde Ank “engebeli, karışık arazi anlamına gelir.” Şehrin diğer isimleri; Ankyra, Ankura, Ankuria, Angur, Engürlü, Engürüye, Angare, Angera, Ancora, Ancora ve son olarak Ankara şeklini almıştır. 7. Antalya Şehir ilk olarak Bergama kralı olan Attalos kralı tarafından kurulmuş ve Attaleia ismiyle anılmıştır. Ardından ise Adalia, Antalia ve son olarak Antalya ismini almıştır. 8. Artvin İskitler tarafından kuruldu. Eski Yunan tarihçisi Heredot’un İskit diye nitelendirdiği bu devlet çağının öncüsüydü. Tekerleği icat eden, atı evcilleştiren, tarihte ilk beyin ameliyatını gerçekleştiren İskitler, Artvin’i ele geçirerek bu alanı askeri üs olarak kullanmaya başlamışlardır. Artvin sözü İskitçe’dir. 9. Balıkesir Bu bölgenin Antik Çağdaki adı Mysia'dır. İlin, adını nereden aldığı hakkında değişik rivayetler vardır. Bir rivayette Paleo Kastro Eski Hisar, bir başka söylentiye göre Bal-ı Kesr Balı çok, bir başka rivayette ise Pers Devlet adamı Balı-Kisra'nın adından, ya da Balak-Hisar veya Balık-Hisar'dan geldiği söylenir. 10. Bitlis Kimi tarihçilere göre, “Bageş” ya da “Pagiş” sözcüklerinden türemiştir. Kimilerine göre de Büyük İskender’in komutanı “Lis” ya da “Badlis” burada bir kale kurmuş. Bitlis sözcüğü bu komutanın isminden kaynaklanıyormuş. 11. Bursa Bursa adı, bu şehri kuran Bitinya Kralı Prusias'dan gelmektedir. MÖ 7. yy'da bu bölgeye göç eden Bityn'lerBitinler buraya Bitinya adını verirler. MÖ 185'te, Kartaca'nın yetiştirdiği büyük generallerden Hannibal'ın Kral I. Prusias'a, Prusias ve Olympus kentinin kurulmasını örgütlediği bilinmektedir. Prusias adı zamanla Prusa, sonra da Bursa'ya dönüşmüştür. 12. Çorum Söylentilere göre bu isim Çoğurum kelimesinden gelir. Çoğurum kelimesi ise, bu bölgede zamanında yaşayan Rumlardan gelmektedir. 13. Diyarbakır Bakır ülkesi anlamına gelmektedir. Bu ismin kaynağı Diyar-ı Bekir'dir. Bekir'in memleketi anlamına gelir. Bunun nedeni de Bekir b. Va'il adlı Arap göçebe boyunun buraya yerleşmiş olmasından kaynaklanır. Diyarbakır'ın eski adı Amid veya Amed'dir. Gelen veya bizim anlamına gelir. Dede Korkut kitabında Amid'e Hamid de denilmiştir. 14. Elazığ 1862 yılında o dönemde padişah olan sultan Abdulazizin uğruna Mamuretülaziz ismi verilmiştir. Sonradan isim uzun bulunmuş ve Elaziz diye değişmiştir. 1937 yılında ise Elazığ olarak değiştirilmiştir. 15. Gaziantep Şehrin eski adı Ayıntabdır. Kelime anlamı ise pınarın gözü demektir. Bu kelime halk tarafından Antep olarak değiştirilmiştir. Gazi kelimesi ise Kurtuluş Savaşındaki destek ve başarıdan dolayı verilmiştir. 16. Hatay Bu şehre ismini Atatürk vermiştir. Avrupa, adı Hıtaylar olan yarı göçebe kabilelerin Çinin kuzeyini işgal ettikleri için Çinin kuzeyine Hıtay demişlerdir. Atatürk, Hıtaylıların Antakya bölgesine geldiğine inanıyordu ve bu nedenle bu şehre Hatay ismini vermiştir. 17. Iğdır Kentin ismi Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olan Deniz Han'ın en büyük oğlu olan İğdir Bey'den gelir. 18. İstanbul MÖ. 658 yılında Megara kralı Byzas tarafından kurulduğundan bu şehre kurucusundan dolayı Bizantion adı verilmiştir. Roma imparatoru Marcus Avrelius döneminde imparatorun manevi babasının adıyla “Antion” olarak anıldı. Bizans İmparatoru Konstantin bu şehri yeniden kurunca buraya kendi adını verdi. Şehre “Konstantin veya Konstanpolis” adı verildi. Araplar “Kostantiniye, Romalılar Konstantinopolis” demişlerdir. Daha sonra bu ismin kısaltılmış şekli olan “Stin-polis” deyimi kullanıldı. İşte İstanbul bu “Stin-Polis” şehrinden türetildi. Türkler burayı alınca Müslüman şehir anlamında “İslambol” adını verdiler. Fakat daha sonra İstanbul olarak değiştirildi. 19. İzmir Şehrin asıl adı “Smyrna”dır. İzmir kelimesi smyrna’nın halk arasındaki kullanış şeklidir. Homeros destanlarında bu kent ismini Kıbrıs Kralı Kinyras’ın kızı Smyra’dan alır ve tanrıça Artemis İzmirli’dir. Kimi kaynaklara göre de, İzmir şehrini ilk kuran Hititler değil, Amazonlar’dır. 20. Kars MÖ 130-127 yılında buraya yerleşen Karsak oymağından dolayı şehre Kars adı verilmiştir. Kars kelimesinin anlamı ise deve ya da koyun yününden yapılan elbise veya şal kuşağı anlamına gelir. 21. Kırıkkale Bu kentin ismi Osmanlı arşivlerine göre Kırıkkal şeklindedir. Bizansın kale komutanı, akıncıların kaleye doğru hücum ettiğini öğrenir ve eğer mağlup gelinirse barut dolu fıçıların havaya uçurulmasını emreder. Bizans kale komutanı mağlup olur ve barut fıçıları her yeri yerle bir eder. Şehrin ismi şehirdeki kahramanlıkları 22. Kırklareli Bu isim, bu bölgeyi Türklere katan 40 savaşçıdan gelir. Bu savaşçılar deliler veya akıncılar olarak bilinirler ve bölgeyi fethederken öleceklerini bildikleri halde kaleyi ele geçirdikten sonra can vermişlerdir. 23. Konya Konya şehrinin isminin Kutsal Tasvir anlamındaki 'İkon' sözcüğüne bağlı olduğu iddia edilir. Mitolojide bu konuda değişik rivayetler bulunmaktadır. Bu hikâyelerden birinde anlatıldığı üzere, kente dadanan ejderhayı öldüren kişiye şükran ifadesi olarak bir anıt yapılır ve üzerine de olayı anlatan bir resim çizilir. Bu anıta verilen isim, İkonion dur. İkonion adı, zamanla İcconium'a kentin ismini Kuniya olarak değiştirmişlerdir, Selçuklu ve Osmanlı döneminde bu ad Konya'ya dönüşmüştür. Günümüzde de kent hala Konya adını taşımaktadır. 24. Mersin Mersin'in tarih sahnesine çıkışı 19. yüzyılın ortalarına rastlamaktadır. Bu dönemde henüz bir köy olan bölge, konar göçer bir Türkmen aşiretine ev sahipliği yapmış ve adını da bu aşiretten almıştır. 25. Nevşehir Kent, Orta Çağ ve Yeni Çağ'da, Seandos; Nissa ve Muşkara adıyla anılıyordu. Damat İbrahim Paşa olarak sadrazamlığa getirildiğinde doğduğu kent olan Muşkara'da büyük bayındırlık hareketine girişti. İmaretler, camiler, medreseler, hamam ve çeşmeler yaptırdı. Muşkara adını değiştirerek, kente Yenişehir anlamına gelen Nevşehir adını verdi. 26. Rize Antik Çağ yazılı kaynaklarında Rhizus olarak anılan Rize adının Yunanca 'riza'dan geldiği sanılmakta olup anlamı 'Dağ Eteği''dir. 27. Sinop Antik Çağ'da, Paflagonya bölgesi içinde kalan Sinop'un saptanabilen en eski adı, Sinopedir. Bir söylenceye göre kent adının kurucusu olarak kabul edilen aynı bir Amazon'dan almıştır. Bir başka söylenceye göreyse, kenti eski Yunan'da Irmak Tanrısı Asopos'un su perisi kızlarından Sinope kurmuştur. 28. Sivas Kentin adı Farsçada “üç değirmen” mânâsına gelen “Sebast” kelimesinden gelmektedir; Sebast ismi zamanla halk dilinde Sivas olarak yerleşmiştir. Sivas ismi bu şekilde oluşmuştur. 29. Şırnak Şırnak, Nuh'un gemisi kalıntılarının olduğu öne sürülen Cudi Dağı’nın kuzeyinde 'Şehr-i Nuh' adıyla kurulmuş, önceleri 'Şerneh', daha sonraki yıllarda ise 'Kürdara Şırnak' adını almıştır. 30. Trabzon Yunan mitolojisinde Lycaon’un oğlu Trapezeus'un Arkadya'daki adaşına ismini verdiği bilindiğinden, Karadenizdeki Trabzon'un da bu mitolojik kahramandan adını aldığı ve kent adının Yunan toponomi geleneğinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
yöremizdeki yer adları ile ilgili efsaneler